özel bir yeteneği yoksa vs. yada burs falan kazanmadıysa sanırım para öder. gideceği bölümün kabul şartlarını falan araştırsın başvursun. eylül geldi biraz geç kalmış sanki ama baksın kendisi. okul bilgisi vermemişsiniz

yılda 10k€ yoksa zor, varsa o harcamaya da değmeyebilir bazı EU ülkesinde ingilizce eğitim biraz geri oluyor ve Macaristan'da bunlardan biri sayılır. Almanya, Estonya falan deneyin hatta daha yüksek bütçe varsa Hollanda, Finlandiya.

Turkiye tam olarak kapitalist degil. Devletin ozel sektor uzerinde dogrudan (yasalarla) ve dolayli olarak (soylemlerle) etkisi var. Gercek kapitalizmde iki sirket esit sartlarda ayni urunu daha kaliteli ve daha ekonomik sekilde sunmak uzere yarisir. Turkiye'de ise zamanin yonetimine yakin duran sirket vergilerle ya da kapatilma gibi baska turlu sekillerle rakibinin onune gecer. Kalitesiz mali pahaliya satar ayrica o sirkete devlet guvencesi verilir.

hemen hemen çoğu ülkede karma ekonomi var. olay, bu ülkelerde devletin ekonomiye ne kadar müdahale ettiği.. abd konusunda çok bilgim yok ama adaleti özel sektöre teslim edemezsin. adamların en güvendikleri şeyin başına geliyor ülkelerindeki adalet. mesela amerikada savunma sanayisi özel sektörde. ordu isteklerini belirtiyor, şirketler de bu istekler doğrultusunda silah/mühimmat filan üretip ihaleye katılıyor.

Türkiye'nin tamamen kapitalist olması imkansız. herkes götünü devlete yaslama ihtiyacı duyduğu için öyle yada böyle devlet ekonominin içinde

Türkiye kağıt üstünde sosyal devlet ama gerçekte amerika kadar kapitalisttir.

Sosyal devlet sana bir çok imkan sağlar ve vergiler yüksektir.

Türkiye'de devlet sana hiçbir sikim sunmaz afedersin ama vergiler yüksektir.

Mesela isveç örnek bir sosyal devlet diyebiliriz. Mesela işsiz isen iş aradığın müddetçe maaş alırsın devletten. Psikolojik sorunların varsa ya da hastaysan, sakatlandıysan sigorta sandığı(försakringskassan) sana maaş bağlar ve oryantasyon sağlaman için seni fasilitelere gönderir.
Okul falan ücretsizdir.

Vergiler muazzam yüksektir bu nedenle(her sene sonu bankanda ne kadar paran varsa ordan vergi düşülür). Ev sahibi olmak zordur(daire değil ev) yakıt pahalıdır, otomobil pahalıdır nispeten. Yol vergileri falan vardır. Bir tek elektrik ucuzdur o da ısınma derdi yüzünden. İsveç'te kömür falan yakmak pek yaygın değil. Nükleer santral+ çevreci çözümlerle elektirik üretilir.

Amerika'da ise özel şirketler dışında sigorta yok diye biliyorum devlet karışmıyor bu işlere.

Üniversite de ücretsiz değil bildiğim kadarıyla.

Vergiler düşük genel olarak(ny hariç) yakıt, emlak ve otomobil ucuz. Kazanç yüksek, işsizlik yok ama sosyal güvencen sıkıntılı. Hastaneler senin sigortana göre sana bakıyor veya bakmıyor.


Türkiye tam bir garabet la düşünüyorum da.

ehlileştirilmiş kapitalizm. katıksız kapitalizm diye bir sistem yok dünyada.

türkiye tabi ki kapitalist. ekonomi modelleri üretim kaynakları açısından ele alınır. örneğin cumhuriyetin ilk döneminde devletin fabrikalar kurması kapitalizmin varlığına engel değildir. devlet kapitalizmi, kontrollü kapitalizm falan filan diye en fazla nitelendirilebiliriz o dönemi.

kafa karışıklığı, 18-19. yyda yapılan saf liberalizm tanımlamaları sebebiyle oluyor. oysa kapitalizmin özü, artı değere üretim aracı sahiplerinin (burjuvazi) el koymasıdır. bir de böyle düşün ;)

gördüğüm kadarıyla kavramlar baya birbirine girmiş buralarda da.

Evet Türkiye kapitalist. Çünkü diğer kapitalist devletler gibi, devlet özel sektörün artı ürünü çekmesi için gerekli düzenlemeleri yapıyor. Sömürünün devlet korumasıyla özel sektöre aktarıldığı bir ekonomik model kapitalizm. Çıkışının ilk anlarında da böyleydi (gümrük duvarları, bütünleşik pazar, çitleme vb.), neoliberal dönemde de böyle (vergi afları, emek formu üstünde kontrol, iş kanunundaki değişiklikler vb.).

Yani Türkiye ortak alanların (orman arazileri, nehirler, kıyılar, hava vb.) vahşi işgali, özelleştirilmesi ve rant kapısı yapılması ile kapitalist olduğunu açıkça belli ediyor.

Kapitalizmi devlet müdahalesi üstünden ayırmak oldukça büyük bir hata olur. Çünkü kapitalizm devlet müdahalesinin ta kendisidir. Bu sebeple karma ekonominin kapitalizmden farkı sosyal devlet anlayışı üstünden kurularak anlaşılabilir. Yoksa devletin hangi alanlarda iş yaptığından değil.

o zaman abd'de sanırım sosyal devlet anlayışı yok. bu yüzden eğitim ve sağlık giderleri hep özelde mi? üniversiteler özelde ama lise seviyesinde devlet okulu var mı bilmiyorum.

turkiye kapitalizmin sosyal devlet gibi satildigi bir ulkedir. ornegin kara yolunu karayollari yapar gibi gozukur, ama ozel sirkete ihale eder. ozel sirket yolun sahibi degildir ama tum gelirini toplar. eger ozel sirkete yaptirilmadiysa alicisi ciktiginda ilk firsatta ozellestirilir. Kagit ustunde her yol devletin ama pratikte geliri ozel sirketin olur, ya da alicisi ciktiginda olacaktir. Bu sayede devlet yol yaptigi icin vergi toplayabilecek, hukumet ise oy toplayabilecektir. Ozel sirket ise gecis ucreti. yani vatandas hem yolun yapimina para oder, hem uzerinden gecmeye.

ornegin almanya sosyal devlettir ama ayni zamanda kapitalist bir devlettir. yolun yapimini devlet ozel sirkete ihale eder, sirket yapar. yolun mulk sahibi devlettir, devlet uygun gorurse yolu ucretlendirir ve gelir devlet kasasina kalir. uygun gormezse ucretlendirmez. bu konuda hicbir ozel sirket ile baglayici bir sozlesmesi yoktur. devlet malini yine halkinin hizmetine ucretsiz sundugu kadar sosyal devlet, halkin ozel sirketlerden isterse hizmet alacagi kadar da kapitalisttir. ornegin sosyal sigorta, istersen ozel sigorta yaparsin, devlet guvencesinden cikarsin, istersen de devlet sigortasinda kalirsin. ama turkiyede ozel sigortan varsa bile devlet sigortasindan cikamazsin ikisine de para odersin.

kisacasi turkiye vergi toplarken kapitalizim iceren sosyal devlet. turk bir calisan emeginin yaklasik %40-%50 si gibi kismini vergi olarak odemek zorunda ama universite harci oder, kopru gecis ucreti oder, doktor muayene ucreti oder. alman bir calisan emeginin isterse %40-%50 sini vergi olarak oder bu kalemlere ucret odemez, ama isterse de sitemden cikar ve az vergi oder. abd vatandasi ise sistemin disindadir zaten toplum icin tehtid olma riski olmadigi surece herseyden kendi sorumludur, o oranda da %15-%25 (eyalete gore) gibi vergi oder. Turkiyede ise hizmet sunarken ihale destekli, tekelci kapitalizim. ama hizmeti almak icin abd gibi ucret odemek gerekir, turkiyede sadece bir kisim azinlik ucretsiz hizmetten yararlanabilir(yesil kart sahibi tamamen ucretsiz saglik hizmeti, universite okumak isteyen maksimum %20 gibi azinlik devlet universitesi okuyabilir, ya da devlet resmi arac sahibi otoyol ucreti odemez).

genelde vergi oranlari dusuk ise kapitalist, vergi oranlari yuksek ve sosyal guvence var ise sosyal devlet+kapitalis olur. Ama Turkiyenin sistemi istisna, kendine has cok akilli ve ozel bir sistemdir.

@ black mamba. Evet, abd'de sosyal devlet anlayışı hiç yok. Eğitim, sağlık, emeklilik vb. hep özelde. Devlet kurumu olan bazı üniversitelerde bile oldukça vahşi bir borçlandırma dönüyor. Aslında burada devletin karışmaması söz konusu değil. Tam tersine, devlet karışarak devlet okullarına verilen katkıyı kısıyor. Daha sonra devlet lisesi/mahalle sistemi (aynı mahalli idaredekiler aynı liseye gidiyor) ve gettolaşma aracılığıyla fakir semtlere kötü eğitim verilmesi ve siyahların/meksikalıların kültürel sermayeye erişimini kısıtlanmasını sağlıyor. Aslında, devletin müdahalesi yok gibi gözüken yerde, siyasi, hukuki ve iktisadi bir etki aracılığıyla toplumda sömürü, ucuz iş gücü ve suç (ki suç polis düzeninin varlık nedeni olarak kullanılır) yeniden üretilir. Sanırım abd'deki eğitimin bu işleyişinden başka hiçbir şey neoliberal kapitalizmi daha iyi anlatamaz.

Türkiye abd'den daha kapitalist çünkü ort. işçi ya da mühendis abd'de ki alım gücünü rüyasında göremez. Abd'de sisteme uyarsan basamak atlamak için daha çok şansın var çünkü para var ülkede. Mesela Türkiye'de sıradan vergisini veren düzgün bir vatandaşın çocuğuysan üst düzey gelir getirecek bir işe girmen için iyi üniversitede okuman lazım, üniversitelerin bir kısmı ücretli ama götünü yırtsan ailenin geliri nedeniyle sana üst düzey okulda okuyacak borç verilmez. Abd'de ise aileden 0$ kalsa bile, yetişkinken borç alarak yıllarca okuyabilirsin ya da üniversite ailenin gelirine göre ücret belirler. Eyalet değiştirerek bir ton yeni şansa ulaşabilirsin vs.

Ayrıca Türkiye'de dolaylı vergi absürd seviyede ve bazı ülkeler vatandaşlık maaşı denerken Tr'de işsizden zorla haraç kesiyorlar :)) bu hangi kapitalist ülkede var bilmiyorum.

tasarım + belki touch bar + birkaç nesil işlemci farkı var. 2015 cihazı birkaç yıllık işlemci serisi kullanıyor.

bitcoin.org
en.bitcoin.it

burdan başlayabilirsin. paylaşılan bilgileri birkaç yerden kontrol edebilirsin.

schengen'de yeşil pasaport için değil.

Pasaportu soylemeyi unuttum, tesekkurler. Pasaport bordo renkli olan.

degisir. belarus cok kati, kesinlikle soruyorlar. ukrayna'da kimse sormadi hicbir zaman.

Ülke bazında bakmak lazım, yalnız şu var, diyelim gittiğin ülkede kaza veya ağır bir rahatsızlık geçirdin, yoğun bakım, ağır tıbbi müdahale, nakil falan gerekti, tıbbi olarak uçacak duruma gelene kadar da tr'ye dönüp sgk'dan yararlanamazsın, sigortan yoksa maddi açıdan çok yıkıcı olabilir.

kendi iyiliğiniz için yaptırın. başınıza ciddi bir iş gelirse maddi olarak altından kalkmazsınız. japonya'da kolumu incittim, maddi olarak göçtüm oradan biliyorum :)

Gürcistan 'da gerekmiyor

vodafone
1000
3 gb
26.68
tarifeyi hatırlamıyorum

Türkcell, 1000 dakika, 1000 SMS, 5 GB. 49 TL.

Vodafone
1000 dk. her yöne - Vodafone ve sabit hatlar sınırsız
10 GB
46 küsür
Vodafone Red10

vodafone:
750 dk
3 gb
27 tl
bittikçe dolan medium

tarife yenileyince 1 gb da hediye veriyor sanırım

vodafone red xs tarifesi olmalı

vodafone içi sınırsız dk vodafone dışı 1000 dk, 5 gb internet, 10000 sms var (veya daha az bilmiyorum)

46 tl

TR TURKCELL
500
4gb + 1gb
29 tl

turk telekom
1000
5 gb
38 lira
medium turuncumu lacivert mi ne öyle bişiler

türk telekom
750 dk
3 gb
1000 sms

19 tl. bahar fırsatı gibi bir şey adı ama kapanmıştır yeni alıma muhtemelen.

bireysel.turktelekom.com.tr

Bunu 4 kişi kullanıyoruz. 105-110 lira toplam.

TT
750 DK
5000 SMS
5 GB

25 TL

turkcell
turkcell'lilerle sınırsız konuşma
her yöne 1000dk
her yöne 1000sms
4gb internet
27 liraydı sanırım

turkcell
1500
11gb
59 TL
adını bilmiyorum :(

Vodafone
1000 dk. her yöne - Vodafone ve sabit hatlar sınırsız
7 GB
47
Vodafone Red7

Bana ne var kampanyasından da her hafta 500 mb bedava geliyor.

ailede 7 tane vodafone var çünkü normal insanız ve ensarcı değiliz.

Bimcell:
www.bimcell.com.tr

2006 bmw 1100gs alınabilir.

€ mu $ mı?

yok ya tl.

eksik yazmışım galiba araba olacak o.

E36 bulabilirsin o rakamlara ama apaçilerin, komançilerin eline düşmemiş bmw bulmak çok zor.

çok var ama dediğin gibi hepsi saçma madifiyeli. ben tam orta yaş insan arabası bakıyorum.

fabrika çıkışlı halde bulursan bana da haber ver. o paralara "çakal" kasalar e46 lar heba olmuş sağı solu oynanmış vaziyette maalesef.

bak bu benim ilk arabam.
www.sahibinden.com

2011 başında 9 bin liraya satmıştım. şimdi senin ilanı görünce bi' yazıyım google'a nerelerde diye merak ettim. herif anasının nikahını istiyormuş. 2 sene önce falan 25 bin civarına satıyorlardı.
sırf deli gibi benzin içiyor diye gidip sıfır araba almıştım. hala keşke satmasaydım diyorum ama 2010 senesinde kilometrede 1 lira yakıyordu amk. :)
az yaksa hayatımın sonuna kadar kullanırdım.

bahsettiğin rakamlara düzgün bi' bmw çok çok zor hele ki fiyatlar bu şekilde uçmuşken.

bi o kadar da toplatmaya harcarsin. vazgec.

bmw forumlarına bakabilirsin, orada dediğin türden arabaların bulunma ihtimali daha yüksek. bakımlarını, değişen parçalarını tek tek listeyen, gözü gibi bakmış hor kullanmamış kullanıcılar olduğunu biliyorum.

1 bitcoin almak zorunda değilsinki 0.00001 bitcoin bile alabilirsin.

oh süper o zaman :)

iota, ethereum, monero? kesinlikle tavsiye değil yalnız :)

Litecoin alıp diğerlerine çevirmek daha avantajlı geldi bana.

arayın müşteri hizmetlerini geri yatırılmasını istiyorum deyin. finansbank, akbank ve hsbc de zorluk çıkarmadan iade ettiler.

6 tane var ve ödemiyoruz. cepteteb, iş ve ing ama hepsi ücretsiz. aidatsız karta geçin.

Bonus plat var hiç ödemedim valla

allah carlayanları bildiği gibi yapsın geçen gün bir kadın 30 dk boyunca bana bağırdı. karşınızdaki de ücreti karşılığı işini yapan insan unutmayın.

Norveç
Kanada

yaşamayı çok istediğim, çok sevdiğim kafadan 5-6 ülke sayabilirim ama bugün evlenip çocuk sahibi olsam, deseler ki uzun vadede en huzurlu, sakin, sosyal devletli, güvenli hayat için hangi ülkede yaşamak istiyon... sanırım en başa finlandiya'yı koyarım. isveç, norveç falan güzel ama abartılmış balon olduklarını düşünüyorum. özellikle isveç 10-12 sene sonra bu mültecilerden çok çekecek gibi geliyor. almasınlar demiyorum ama kontrollü alsınlar. bu kafayla kurulamaz koalisyon.

orta ve batı avrupa'nın da çivisi çıktı terörü merörü korkuyom ben. gerçi daha dün finlandiya'da terör saldırısı oldu ama olsun orada çok olmaz. zaten memlekette 9 kişi yaşıyo amk kim saldırsın. anca kafayı yiyen manyak biri çıkıp öyle bıçak mıçak sallar millete.

ha bu demek değildir ki norveç veya isveç yahut orta avrupa kötüdür. asla. hepsinin iyi olduğu yönler vardır ve eminim hepsi türkiye'ye bin basar ama ben böyle bi imkanım olsa finlandiya veya estonya'yı seçerdim. estonya'yı ikinci sıraya düşürmemin nedeni, ekonomilerinin güçlü olmaması. az para kazanıyolar. finlandiya'dan estonya'ya gezmeye giderim feribotla, yaşamasak da olur eheh

Benim için
İskandinav 1
Avustralya 2
Kanada 3
Benelux 4

Bu arada bu kriterler baya ölçülüyor, listeler vardır mutlaka.

Norvec'ten Hindistan'a dogru doguya dogru gittikce bir sonraki ulke kendisinden daha az demokratik olur. Yunanistan artik ornek bir demokrasi sayilmaz ama Turkiye'den daha demokratiktir, Turkiye de Iran dan, Iran'i demokrasi bile sayamayiz ama yinde orasi Afganistan'dan iyidir. O nedenle oyum demokrasinin daha fazla oldugu yerlerde.

Norvec iyi cunku paran var ve demokrasi de var paranin nasil harcayacagina kimse karismiyor. Oslo kucuk gelirse Berlin'e gidip zengin hissederim cunku param Euro'dan da degerli. Hava temiz, teror yok, din baskisi yok, hatta Muslumanlar bile en cok orada mutlu, din ozgurlugu de var, egitim ucretsiz, saglik sistemi iyi ve ucretsiz. www.forbes.com

Edit: edition.cnn.com
Dunyanin en mutlu ulkeleri Iskandinavya'da, listenin basinda ayrica Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya da var. Demek ki para ve demokrasi huzur icin onemliymis.

sıcağı sevmediğim için oyumu soğuk ülkelerden kullanırdım.

bakin arkadaslar norvec diyip kafami attirmayin. dunyanin her yerinde oldugu gibi parasi olan her zaman mutludur. buraya gelen yabancilara evet ev ve araba alabilme imkani veriyorlar ama insanlar mutlu degil. Norveclilerde mutlu degil sahi diyorum. o insanin icinde olan maneviyat doygunlugu vardir ya ha iste o yok. evet belki her gun disarda yemek yemiyorum ama bir zenginin yaptigi seyleri yapabiliyorum. insani degerler diyoruz evet her sabah otobuse bindigimde sofore gunaydin dedigimde ayni guler yuzle karsilik aliyorum. bu zamana kadar disarda gece gec vakitlere kadar bir kilima bile birsey olmadi keza tek basima bisikletle yola ciktim kamp yaptim muthis saygi var ama bunlarin hepsi yuzeysel. iclerinde olan irkciligi goremiyorsunuz. norvec cok guzel bik bik bik. evet isim olmadigi zaman devlet bakti ev kirami verdi bunu babam bile yapmazdi bunu ama lutfen ya agzimizin suyu akarcasina yok su ulke yok bu ulke diyecegimize birseyler yapmaya calisalim. ha simdi senin ne isin var len oradan atip tutuyorsun diyorsunuz haklisiniz :) ben ana baba zoruyla gonderildim yoksa hayatim boyunca buraya dair zerre bir planim hayalim yoktu.

not: muhalif bir bireyim

Vatandasi olmasan cok eglenceli bir ulke var aslinda. Ama orasi degildir muhtemelen

uruguay

uruguay +1

Amerika Birleşik Devletleri
İngiltere

2. vatanım olan İzlanda.

(gittim, gördüm, kaldım, yedim bitirdim..doyamadım)

özellikle sorudaki "temel insanı değerler" ve "mutluluk" bazında.

@fıytfıyt
Maneviyat doygunlugu nedir? din ile falan mi oluyor? :))

Tr'de kac kisinin afrikali, suriyeli arkadasi var merak ediyorum. Yabanciysan avrupa hep oyle.

Tr icin yapilacak en iyi sey "terk etmek". Cunku issiz falan olursan harac almaya calisiyor ya da askere alip yemekle zehirlemeye :)

Sorunun cevabini bilmiyorum lakin iskandinav ulkeleri olmadigina eminim. Orada yasayan insanlardan duysaniz ve biraz arastirma yapsaniz dunyada gercekten iskandinav propagandasi denilen bir sey oldugunu gorebilirsiniz.

Bahsedilen bu garip propaganda sayesinde son on yildir herkesin dilinden dusmeyen seydir "abi norvec isvec falan yaani mukemmel ulkeler abi cok mutlular" cumlesi.

bence ingiltere ve israil'de telaviv. hem eğlenceli, hem güvenli, hem pasaportlar prestijli, hem refah seviyeleri iyi.
durgun ve doğalı ülkeler belli süreden sonra sıkıyor. güvenlik sorunu olmasa fransa derdim.

@christopher nolan
Arkadasım benim maneviyattan kastım ya Allah bismillah Allahüekber olmadığını biraz daha ince düşünseydin anlardın; manevi doygunluk dediğimiz şey şuan ki toplumun herseye erişebilme imkanı olmasına rağmen içinde olan o kocaman boşluk hissi. Hala olaya maddesel bakabiliyorsanız eyvallah birader.

@fıytfıyt, bu geyikten de sıkılmadılar ha. norveç'te her şeye sahip olan adamın manevi boşluğu var ama türkiye'de 1400 liraya sabah 7'de kalkıp da evine akşam 8'e dönebilen, sikindirik bir telefon için üç ay, orta segment bir araba için 5-6 sene TÜM maaşını vermek zorunda kalan, yeşil alana hasret kalmış vatandaş manevi tatminde çığır açıyor di mi?

kimse norveç'te yaşamayı istemek zorunda değil. sevmiyorsundur, beğenmezsin bunlar hiç problem değil ama üslubun bana fazlasıyla şımarık ve kıymet bilmez biri olduğunu düşündürdü. nasıl bir ailen varsa artık... millet ömür boyu uğraşıp norveç'e gidemez, beyimiz "aile zoruyla" norveç'e gitmiş. sanki sibirya'ya sürülmüş gibi anlatıyor üstelik.

manevi doygunluk o kadar önemliyse ailenden bağımsız karar alabilecek bir pozisyona geçip norveç'i terk etsen mesela? olmuyor mu öyle? dediğim gibi, kimse norveç'i beğenmek veya orada mutlu olmak zorunda değil. ülkeden ayrılmak, orada bulunmamak için onlarca sebebin olabilir kendince ama böyle manevi doygunlukmuş falan filan bu saçmalıklarla gelmeyin ya.

monaco

Iota

Ben bu ara Çinlilere göz diktim, BNB (Binance) fena gözükmüyor. Bi incele istersen.

eos

Hiçbirini. Zira güvenli değil. Her sene mutlaka bir hub ı patlatıp içini bosaltiyorlar. Sonra çöküşe geçiyor para. Şaşmaz.

Kimse bilemez. Ben aldığım satoshileri bitcoin olarak bıraksaydım baya kâr etmiş olacaktım, ama ripple, xem, digibyte, reddcoin, siacoin vb. coinlere bölüştürdüm ve şu an zarardayım bazıları benim aldığımın yarısına üçte birine düştü. (Digibyte bi ara 6 kat artmıştı satmamıştım peeh :D)

Ama hala bekletiyorum, unuttum, seneye falan bakarım nolmuş diye.

Altcoin portföyü yapmak en iyisi. 10 taneye eşit bölüştürün

burdan tavsiye alıncaya kadar, kendin hangi coin ne gibi bir servis ve potansiyel sunuyor ona göre değerlendirmen daha iyi olur. Bunu yapamıyorsan da çok para yatırma.

herkes başka bişey soylemiş.
takip

bitcoine devam

bitcoin

bu ara alım yapmayın derim. çok yüksek. bölüp ikisinden de alabilirsiniz ama ben eth aldım.

bitcoin düşüşe geçecektir illa ki bir ara, o zaman bitcon alırsınız. yükseldiğinde kara geçersiniz.

Bence ikisinin de biraz düşmesini bekle öyle al.

ETH şu an 300 dolar seviyelerinde, dün bir ara 280'lere gelmişti mesela o gibi düşüşleri kollayıp harekete geçebilirsin. Bitcoin'i bir süredir takip etmiyorum sürekli çıkıyor gibi ama hiç belli olmaz ne yöne hareket edeceği temkinli olmak lazım.

parabolik gidiyor bitcoin. 4300'te top yaptı, bahsine varım ki 3300'lere falan düşecektir, sonra 1-2 günlük 3100'leri de görecektir. sonra yine pik yapıp 5000'lere uçar.

bugüne kadar hep öyle oldu çünkü.

eth 3.0 güncellemesinden önceye kadar bekleyip güncellemeden 1-2 gün öncesi eth alınabilir.onun harici btc şuan dalgalı hatta günlük 500usd düşüp geri çıktı 2 gün önce..o yüzden 3500lerde btc alıp artmasnı bekleyebilirsinz.şuan için bekleyin derim

Bitcoin'e buyuk ihtimalle correction gelicek birkac hafta icinde, 3000 hatta 2700 civarini deneyebilir. Belli olmaz ama, hic bir sey kesin degil.

Ytd.

Nerden aliyorsunuz bunlari?
Guvenilir buluyor musunuz aldiginiz siteleri?

umarım bitcoin almışsınızdır :)

hayır tek çare buna alışmak. insanları değiştiremezsin. kuralsız, saygısız, görgüsüz bir toplumda yaşıyoruz.

otobüste bacaklarını açarak oturan, kolunu senin karın boşluğuna dayayarak oturan, yolculuk boyunca telefonda muhabbet eden, müziğinin sesini hatta kulaklıksız video/müzik falan açıp dinleyen, korna sesleri, yolu tıkayan minibüs/dolmuş esnafı, kaldırımdan geçerken sanki ambulans geçiyormuşçasına korna çalıp duran bisikletliler... polisi, zabıtası da farklı değil.

bu toplum böyle. maalesef böyle. bunları sorun ettiğin, kafaya taktığın zaman deli muamelesi görüyorsun. bana psikologa gitmen gerekiyor, ilaç kullanman gerekiyor deyip duruyorlardı iş arkadaşlarım. çünkü tuhaf/yanlış/kötü olan bu görgüsüzlükler/ terbiyesizlikler değil, benim bunlardan şikayet etmem! çünkü tuhaf olan onlar değil, benim!

tr'den imkanım olsa giderdim ama temelli de gidemem. toprağımı, vatanımı seviyorum. her memlekete gittiğimde eğilip toprağını öpen adamım ben.

gözlerini, kulaklarını ve zihnini bunlardan uzak tutmaya çalışacaksın olabildiğince. başka yolu yok maalesef.

Geçenlerde Beylerbeyi'nde sari ışıkta kalkmadım diye ne kahpeliğim ne o....uluğum kaldı. Sarıda korna yaptı, ben de " ne var ne" babında elimi kaldırdım ve bu hakaretleri işittim. Üstelik arabada çocuğum da vardı. "Anne o..... ne demek "diye sordu. Ben de adam kendi adını söyledi dedim ne diyim.

Mümkün oldukça araç kullanmamaya çalışıyorum İstanbul'da. Toplu taşıma kullanıyorum ama o da ayrı dert. Evet bunu dillendirip rahatsız olunca da takıntılı tip oluyoruz. Normal görülüyor bu toplumda bu davranışlar.

ben bir ara şu maçlarda kullanılan sprey şeklinde kornalardan alıp adamın kafasına sıkmayı düşünüyordum. sonra geçti.

türk insanı'nın mükemmel bir karakter yansıması trafikte ki davranışı. hamur bu, fazlasını bekleme :)

istanbul trafiği gerçekten insanı çıldırtıyor. benim uyuz olduğum tipler araba kullanırken telefonla konuşanlar. yavaş yavaş gidip slalom yaparlar, aynalara bakmazlar, yeşil ışık yanar geçmezler. Hatta geçen haftalarda oldu daha. yeşil yandı adam telefona daldığı için tekrar kırmızıya döndü geçemedi salak, arkasında da 3 araba bekliyoruz biz de kaldık. kimse de korna çalmadı. Bu olaydan sonra telefonla ilgilenen gördüğüm anda kornaya abanıyorum. benim zamanım onların gerizekalı muhabbetinden daha değerli.

Ben yazicaktim ama runagain yazmis. Biz bu topraklarda azinliktayiz.

www.eksiduyuru.com

eksisozluk.com

şu mu acaba. davay davay diyince direkt çıkıyor www.youtube.com

oha maliyeti acayip ucuz klip, o yatın boyutu ne lan klibe koyma utanılır :D

Yok o degil, bahsettigim sarkiyi bir kadin soyluyor, cok kirik Turkcesi var bir kismi da Rusca soyluyor. Yani direkt Mahmut pasaportumun suresi bitti diyor sarkida ama google yapinca sarki sozu dahi cikmadi :(
Bu sarki spotify Turkiye Viral 50 listesinde denk gelmisti, ama ismini cismini kacirdim.

Buldum! Sarki ismi Soviet Rassa Cani Beni, Zena diye birisi soyluyormus.
sarkiyi youtube da bulamadim, merak edenler icin Spotify Linki

open.spotify.com

bütçeme göre, avrupa'da ki gelişmiş ülkelerin fırsatlarını tek tek değerlendirdim/eledim ve mümkün olanları okul başvurusu olarak denedim. bir kez vize fail'i sonrasında başardım. hepsi birkaç yıllık süreç.

Babam sağolsun


(Nasıl bir hismiş bunu yazmak hep merak etmişimdir sende sağol)

Permanent head Damage yolunda (bkz: researchgate) ile ummadık bir anda kendimi dışarıda buldum.

Başarı değil ki bu:( şartlar öyle gelişti keşke gelişmeseydi

konforumuzdan ödün verdik; oldu.

Nigeo arti 1. Yuksek lisans Yaptim ben de.

Babam sağolsun diyemiyorsan bu işin 2 yolu var.
1. Evlilik
2. Eğitim
Evlilik saçma tabii başka ülkede yaşayım diye evlenilmez. Eğitim ise erasmus vb. Durumlarda burslu oluyor rahat oluyor masterda ise her ne kadar almanya fransa gibi ülkelerde okullar ücretsiz olsa da senelik 7 8bin euro yaşam masrafları oluyor bunları halledebilmek lazım.

Okumaya gittim.
Okul vb ucretsiz de babam sagolsun +1

hanim sagolsun

Eğitim ve evs ile gidip de kalmayı başaramayan tek şansız benim galiba. Ülkeyi terk etmem için 3 gün süre vermişlerdi. Bence şans ile alakalı, ya da formalite evlilik vs.

bende [email protected] var

nereden ve nasıl aldınız ? boş olduğunu nasıl anladınız

aldım. mail adresi icin kullanıyorum.

uzun dönemde masrafı biraz çok oluyor yalnız, yılda 90a geliyor gizlilik ile :)

@followrivers mail adresi değil de domainden bahsediyorum.
@oscars kontrol edebiliyorsunuz. şuradan mesela; www.vargonen.com
@all girls dream mail mantıklıymış evet
@christopher nolan yok yahu 44tl ödedim gizlilikle beraber

@brakgn

yeni olduğu için yapılan indirim ile olmasın? ben yıllar önce 1$ a almıştım ama sonuç bu :)

@christopher nolan başka sağlayıcılara taşırım, hepsinin hoşgeldin indiriminden yararlanır öyle çözerim.

soyisim.com u aldım.

soyismin manasıyla alakalı statik 3-4 yazı ve cv'mden oluşan sayfa sayısı 10u geçmeyen bir site kurdum. orijinal içerik, kar elde etme amaçlı değil. reklam yok.

mail kullanıyorum genelde.

[email protected]

Ceviri olayi nerden cikti yau, seyahat saglik sigortasinin ingilizce versiyonu disinda (yurtdisinda kullanma gerekliligi durumunda) diger belgelerin turkcesi de yeterli oluyor vize basvurularinda.

İdata'dan gelen e-mail'de gelir belgeleri hariç verilen her belgenin almanca olması gerektiği yazıyor. Telefonla idata'yı arıyıp teyit de ettim. :/

Seyahat saglik sigortasini da ingilizceye falan cevirme durumu yok zaten genelde ingilizcesi de yazili oluyor turkcesiyle beraber.

almanya ulusal vize başvurularında "zorunlu" olarak listelenmiş ve türkçe olan belgelerin almancaya çevirilmesi gerekiyor. ingilizce belgeleri almancaya çevirtmene gerek yok.

Soyle soyleyeyim ben yillardir idata'dan italya vizesi aliyorum, hic belge cevirmedim, abim ve annem 3 ay once almanya vizesi aldi yine idata'dan, onlar da hicbir sekilde ceviri yaptirmadilar. Ilk kez senden duyuyorum boyle bir sey, kesin yanlis anladin bir seyleri :))

başvuru günü için kolay gelsin şimdiden, berbat memurların saçma sapan sorularına hazır ol.

Nefe özet geçmiş +1

Nihan, ulusal vizeden bahsediliyor, idata ile alakamız yok bu durumda.

ulusal vize almıştım ben de Almanya'dan. sadece noterden aldığım sponsor taahhütnamesini almancaya çevirtmiştim. "Ebeveyn tarafından verilen noter tasdikli taahhütname ve Almanca tercümesi" diye belirtilmişti evrak listesinde. üniversiteden aldığım burs yazısı dahil bütün evraklar türkçeydi. (Almanya'daki okulun kabul belgesi hariç)

seyahat sigortası yaptırmıştım ben de ama at 11 belgesi alanlar için gerekmiyor sanırım seyahat sigortası.

6 aylik dil ogrenimine gittim ve o sirada basvuruda benden de istediler..ingilizcesini de kabul etmediler. Sigorta kucuk kucuk yazilar ve cok karakterli. Tercumana bolca para bayilmistim.sponsor yazisinin da almancasini istediler. Kisaca neyin almancasini istedilerse onun almancasini istemislerdir. Cunku almanlar saka yapmayi sevmez ve de esnek degiller. Sigortanizin merkezini ariyin. Almancasini isteyin. İslak imza kaşeli versinler. Ben sompo japandan yapmistim 5 yil once. O zaman yoktu onlarda almancasi.

Notere ve cevirmene para bayilana kadar bir siteden almanca sigorta yaptir.

Almanyaya gelenlerde de gecerli oluyo o. Ya da aok ile filan iletisime gec, oyle hallet. Maillere donerler. Yaizk gunah :/

Ucak biletine gerek yok.

Uniden aldiklarini almancaya cevirtmen gerekir mi bilmiuorum ama gerekir gibi. Yani alman unisinden degil sanirim, trden, o zaman gerekir

Düzeliyor az sabret ben de ilk bölümlerde çok sıkılmıştım. Sonra çok pis sarıyor.

3. sezonda düzeliyor :( ama çok güzel, 4. sezon bitince ağlamıştım.

Herkes beğeniyor diye, sizin de hoşunuza gidecek diye bir durum yok. Beğenmediyseniz, seyretmeyin...


.

çok tekrar eden şey var, zamana yaymadan izlemesi pek kolay değil gibi

hocam
otur hepsini izle
kopuk bolumler var
ama son sezonlar cok cok cok iyi

"14.08.1966 'da TRT kapalı devre televizyon eğitimi yayınları başladı.
16.01.1967 'de TBMM Bütçe Komisyonu üyeleri için özel kapalı devre televizyon yayını yapıldı.
01.10.1967 'de Ankara Televizyonu'nun teknik deneme yayınları başladı.
31.01.1968 'de TRT Ankara Televizyonu deneme yayınlarına başladı.

Ülkemizde ilk televizyon yayınlarım, İstanbul Teknik Üniversitesi başlattı. Yayınlarla ilgili çalışmalara 1950 yılında geçildi. Projenin uygulama alanına girmesi, verici cihazlarının gelmesi 1952'de tamamlandı. Aynı yıl da yayına geçildi. Yayınlar, cihazların yetersiz oluşu ya da tahsisat yokluğu nedenleriyle daha çok
stüdyo çalışmalarıydı."

detaylı bilgi için: www.zamanindegeri.com

senin dedigin yıllarda yaygınlasmaya basladı, bu gecikmenin sebebi de muhtemelen ekonomi olsa gerek.

3g denilen teknoloji 2009'da geldi. tv erken bile gelmiş :) onlarca gelişmemiş ülke birkaç yıl önce kullanmaya başlamış, buraya yıllar sonra geliyor bu kadar önemli bir şey mobil açıdan. Geldiği dönem yaptıkları reklam geldi aklıma, o da ayrı bok.

şimdi baktım avrupadan 6 yıl sonra gelmiş, bu devirde muazzam ya. 1900'lerde 20 yıla falan denk gelir gibi bir şey.

@rahip ben amerikada yaygın olduğu zamanı yazdım amerikaya çok daha önce geldi zaten.yani nerden baksan 30 yıl gecikme var

@christopher nolan evet haklısın ama sorsan tüm dünya bizi kıskanıyor :(

renkliyi mi satsak renksizi mi diye düşünürken geç karar verdiler.

özür dilerim, anlayamamışım.

baktım şimdi, amerika'da 1928'de, ingiltere'de 1929'da, almanya'da 1929'da vs. yapılmış sanırım ilk yayın.

ülkenin uzun süre işgal altında olması, savaşların bu topraklarda yapılmış olması vs. diyeceğim ama pek tatmin edici değil. belki televizyona sıra gelememiştir diyecegim buna karşın 60'lar yine de çok geç. tatmin edici bir cevabım yok acıkcası.

önce fabrika, iş falan diye bir düşünceyle bence. televizyon da nedir ki olmasa da olur, diye düşünmüşlerdir. ondan daha önemli şeyler dururken. mesela yol, su, elektrik, sabit telefon...

üşendim şimdi aramaya ama yakın zamana kadar halâ yolu, suyu olmayan köyler haber oluyordu. 80'lerde birçok köy, kasabaya yol elektrik, yol, su, telefon ulaştı. 90'larda da halâ bunların hepsi ya da bir ikisinin olmadığı yerler vardı.

80'lerde özal, otomatik telefon olayını başlattı. ondan önce bir yeri aramak için santrali arayıp bağlatmanız gerekirdi. ptt, netaş, teletaş o zamanın devrimci objeleriydi.

5G varken, 4.5 G'ye geçmemizi de bu kategoride değerlendirebiliriz.

Once Avrupa kullanir sonra Orta Dogu'ya gecer.

www.xe.com

Felaket senaryosu değil, gerçek malesef. Üstteki tablo gibi seyir eden bir şeyin, on milyonlarca çalışanın ekstra ekonomik açıdan geriye gitme çabası da eklenince düzelmesi için avrupa'da kriz değil, 3.dünya savaşı çıkması lazım.

9 yılda 2 katına çıkmış, gelecek 2.kat 9 yıl sürmez orası kesin. imam hatip mezunu yeni milyonlar büyük destek sağlayacak buna, emin ol :)

türkiye'de reel enflasyon oranı %10, bu da demek oluyor ki avrupadaki enflasyonun 1-2 arasında olması nedeni ile her sene euro tl karşısında değerlenecek.

bunun haricinde euro dolar karşısında güçleniyor, 1,20 olacağı söyleniyor şu sıra. dolayısı ile euronun güçlenmesi gerekiyor dünyada.

tl'nin değerlenebilmesi için cari fazla vermek, ekonomik olarak kuvvetlenmek gerekiyor, böyle bir durum da söz konusu değil.

uzun lafın kısası euronun 2-2,5 tlye düşmesi olası değil. siyasi istikrar oluşur, dörfezden çılgın para gelir falan bir miktar daha gerileyebilir. ancak ekonomi, malesef cari açık verme üzerine kurgulu olması dolayısı ile euro çift haneyi görür. ha 5 senede, 10 senede görür o periyot değişebilir ama görür mü görür.

kısacası evrakta sahtecilik vs yaparak sitenin izin vermediği bir hesabı nasıl açarım, onu soruyorsun?

yandex mail hesabı al. yandex mail alınca telefon numarası istemiyor. . kendine tekrar bir hesap aç. postların altına küfür vs yazma birileri şikayet etti mi çakozlayıp kapatıyorlar.
benim kapandı diğerini açtım. 1 yıldır kullanıyorum. öyle suya sabuna karışmıyorum artık. bir şekilde şikayet yeme işte. önemli olan bu.

christopher nolan:

aynen öyle.

vayezikhan:

telefon istemiyor ki zaten. gmail ile açtım. ya tel ya mail yaz dedi. mail yazdım.

ama olay küfür falan değil. gruplar yönetiyorum. çakma hesapla da grupta tiyatro çeviriyorum. sevmeyen insanlar ego uğruna şikayet edebiliyorlar.

enpara şuan almıyor ama geçici

ziraat almiyor.
isbank ve vakifbank aliyor denedim.

Teşekkür ederim

yapıkredi-unicreditten çekince almıyor.

"kurallı ama sıkıcı"dan kastının nispeten gelişmiş bir avrupa ülkesi olduğunu varsayıyorum, ben olsam hiç standart falan düşünmeden kaçmanın yolunu arardım. avrupa'ya yerleşme imkânı varken hala türkiye'de yaşayan insanları hiç anlamıyorum. biliyorum her şeyi bırakıp gitmek kolay değil, kimisinin anası babası ilgiye/desteğe muhtaç vs. ama ne bileyim ya ben düşünmem bile. hayır fazlasında gözüm yok estonyasına, litvanyasına da razıyım öyle almanya olsun isveç olsun ingiltere olsun diye bir derdim yok.

orada düzen oturtup konfor bulmak beş sene alır belki ama burada yaşayacağın beş sene de hayatından on beş yıl çalar.

medya sektöründeki bir çift tanıdığım gezi olaylarından sonra ingiltereye yerleşti
adamın şirketi vardı firmayı oraya taşıdı (veya zaten orada da firması vardı onu aktif kullanmaya başladı) gibi bir şeyler tam maddi konuları bilmiyorum ama yani bunlar öğrenci değil 35 yaş civarı, iyi okul mezunu, işi gücü olan insanlar onu anlatmaya çalışıyorum
sonuçta, kazandıklarını ev kirasına veriyorlar bir de kızda kronik bir hastalık çıktı tedavi çok yorucu oluyormuş, ingitere sağlık sistemi konusunda çok iç açıcı konuşmuyorlar. senelerce ABDde olup kanser ilaçlarını sağlık planı ödemediği için ortada kalan biliyorum.
avustralyadan bir tanıdık çift de 4-5 ay önce döndü geri tr'ye adam turizmciydi kız müzik hocasıydı orada çalışmıyordu
adam kiraya masraflara yetişmek için saatlik işlerde, 2-3 vardiya çalışıyordu (tabi kızın tembel olup ben müzisyenim bulaşık yıkayamam demesi de ayrı bir olay)
avrapada hayat 30m2 bir evde, düzen kurabilmek için 2-3 işte (o da bulabilirsen) çalışarak oluyor. öğrenciysen, 20li yaşlardaysan, düzen kurana kadar harcaycak bir 5 senen varsa
burada bilgisayar mühendisi olup orada taksiye çıkmaktan gam yemeyeceksen eşin, bi kahve içecek kimse yok diye ağlamayacaksa
yahut eşinin orada bir düzeni varsa
yahut aşiretin oradaysa sana mobilya taşınacak dediğinde kamyonet, ehliyet dönüştürülecek dediğinde kurs, bebeğe nereye bırakacam dediğinde ben bakarım diye geliyorlarsa,
ya da çok şanslı olup hem ucuz olup hem sıkıcı olmayan bir şehirde iyi ücretli bir iş bulabiliyorsan şak diye ne güzel (bunun nispeten mümkün olduğu yerler orta avrupa olabilir)
yoksa şöyle oluyor: özellikle kuzey/batı avrupa 9 çocuklu kürt arap göçmene ev veriyor, sosyal yardım veriyor. eşini dil kursuna bedava gönderiyor
sen bunların hepsini cebinden para verip yapmaya çalışıyorsun. beyaz yakalı türke kimse 5 kuruş yardım etmiyor ! ve fakat sen aynı zamanda sen, o 9 çocuklu okuma-yazma bilmeyen aile ile aynı görülüyorsun :) yani çok şanslıysan ve ırkçı olmayan bir yere yerleşeceksen tabi ayrı ama bir altyapın olmadan öteki/azınlık olmayacağın bir yeri tak diye bulmak kolay değil.
ABDyi çok fazla bilmiyorum çok arkadaşım olmakla bilikte hiç maaş/geçim konusu konuştuğum olmadı. Trump'tan sonra ne oldu sosyal hayat onu da bilmiyorum.
Soğuk demezsen Kanada belki bu sorunları daha az yaşayacağın bir yer olabilir.

Der meister +1

Ama is bulur giderseniz 5 sene surmez, iki senenin sonunda alisirsiniz.
Nasil birisi oldugunuza da bagli, sozlukteki malum baslikta 'fasist dolu oralar, ayrimcilik gorecegim' ya da 'simit olmadan yasayamam' kafasindaysaniz zor olur.

Kuralli yasamak illa sikici olmak degil bu arada, kural ve bu kurallarin herkese esit uygulanmasi 'ongorulebilirligi' beraberinde getirir. Bence bu da inanilmaz huzurlu ve yasam kalitesini arttirici bir sey. Nasil yapsam da bu is olsa, acaba kimi araya soksak da sunu halletsek konularina harcayacaginiz enerjiyi baska seylere harciyorsunuz. Elbette insan faktoru oldugu surece aksilik oluyor.
Yasam kalitenizin ne kadar artacagina, ozellikle de calisma sartlari iyi olan bir ulkeye giderseniz, turkiye'de ozel sirketlerin calisma sartlarindan sonra nasil bir ferahlik hissedeceginize deginmiyorum bile.

Bir de kucuk evlerde yasanmasi bakimindan, cok spesifik bir sey ama kucuk evde yasamak guzel bir sey. O kadar esyaya, bu kadar tuketime ihtiyacimiz yok zaten. Yasam disarda, dogada, parklarda geciyor. Buyuk ev derdinde olanlar, marka/son model telefon/ en iyi araba derdinde olanlar genelde dogu avrupalilar ve araplar. Herkes ayagini yorganina gore uzatiyor, kimse de kimseyi kinamiyor ya da kolundaki saate gore tutum degistirmiyor. Boyle seylere kafa yormamak (zaten boyle biriyseniz de sizin gibi insanlarla yasamak) da huzur verici. Elbette herkesin kisisel tercihi/deneyimi.

Türkiye'de kendini ispatlayamamış bir yerlere gelememiş az çok birikimi olmayan biri yurtdışında sürünür.

Diğer ülkeler açmış kollarını gelsinler diye beklemiyor. Nitelikli iyi eğitimli adam istiyorlar. Buraya alıp yetiştirelim bakıp besleyelim olayı yok. Orada azınlık olacaksın bir de. Düşün yani buranın suriyelisi gibi.

yahu Cruyff ne kadar da abartmışsın, oranın suriyelisi falan, ne yaptın hacım.

yurtdışı konuları kişiye göre değişir, tek bir doğru yok. dolayısıyla senin için nasıl olur bilemem. imkanın varsa risk alıp deneyeceksin ki keşkelerle yaşamak zorunda kalmayasın.

Bugun sehir icinde ormanla denizin birlestigi bir yerde dolasirken "ne guzel, buralar benim gibiler hice sayilarak birilerine rezidans yapmasi icin peskes cekilmeyecek" diye dusundum.

Uzun vadede çok fazla şey güzel olur, çünkü gelişmiş ülkeler gerizekalı cahil kitleler tarafından ekonomik ve siyasi açıdan şekillenmiyor. (Abd hariç ki o da fırsat dolu aklını kullanana) Bir de gün içinde karşılaşılan saygısız, gerizekalı burada da var, ama oranı çok çok daha düşük.

Türkiye'de alım gücün düşerken, iç güvenliği çok kötüyken, ileride bölünme ya da başka riskkler vs. varken gideceğine ülkeleye göre bunlardan sadece ekonomik kısmı sorun olabilir. İşçiysen, çalışırken ölme ihtimalin çok çok daha düşecek, sıradan vatandaş olarakta trafikte ya da askerde ölme ihtimalinde aynı şekilde. Bir ton değişken ve ihtimal daha iyi bu ülkelerde. Çocuğun olur, Trde para verip alamadığın kalitede eğitime, burada ücret vermeden alabilirsin. Okulda saçmalıkta anlatmazlar orada ki gibi.

Finlandiya'ya okumak için gelen biri olarak, uzun vadede en büyük sorunum Fince görünüyor şuan. İşte IT olduğu için pek sıkıntı olmayacak gibi ki aramıyorum şuan. Onun dışında hava hariç her şey daha iyi :)

kredi puanını yükseltmiyor o şirketler, ve aslında yasadışı çalışıyorlar.

bankalardaki müşteri temsilcileriyle el altından anlaşıp bir şekilde "çıkarttırıyorlar" krediyi. yapan çok duydum. başınıza bişe gelmez çünkü burası türküye, ama yasadışı yani:) anlaşılırsa bankadaki çalışanın başı yanar.

Captanobvius +1

Duyurudu da bi dolandırıcı vardı hatta. İng bankta çalışıyprdu kendisi. Ara sıra inthar ediyordu.

@captainobvious

Güzel bilgi, işe yarayabilir.

sağlık bakanlığına yazı yazıp izin almak zorunda tüm memurlar kendi bağlı olduğu bakanlığa yazı yazıp izin alıyor. pasaport kontrolden çıkarmaz.

O yazi olmadan biraz zor. Pasaport kontrol sirasinda soruyorlar. Yazi 2 gunde halledilebilecek bi sey oysa ki.

Bordoda yurtdışına çıkabilir yazısı sormuyorlar uçuştan önce, özel bi kontrole denk gelmezse. Geçen haftaki yolculuğum için ben tedbir olsun diye almıştım ama sormadılar mesela. Fakat bir memurun kurumuna bildirmeden yurtdışına çıkması ciddi bir suç ve kayıt altına alındığından bugün olmasa bi zaman muhakkak karşısına çıkacaktır. Memuriyetini yakmasına değer mi, ona göre karar versin geziye.

doktor bir arkadaşım, izni olmadığı için çıkamadı. Başka zaman başka kapılardan çıkanlar da oldu. Bence havaalanında o durumda kalacağına, tekrardan izin kağıdı almayı denesin

2017 yılında böyle bir şeyin var olması komedi resmen. Çoğunluğa göre normal ama :)

@christopher her şeyin ve herkesin çok düzgün olduğu bir dünyada dediğin doğru olabilirdi. Amirini kandırıp iş arkadaşlarıma haber vermeden izne ayrılanlar oluyor. Sonra onların tutmadığı nöbetler, icaplar da diğerlerinin başına patlıyor. Bunlar da rahat durmuyor, gidip başhekime isyan ediyorlar. Başhekim de bu yöntemin en iyisi olduğunu bir kez daha anlıyor. Diğer memuriyetleri bilemem ama nöbetli bir durum varsa öyle kimseye çaktırmadan gidemezsin, gitmemelisin yani. Başıma geldi, kuyruk acım var.

Amiri daha önce de bir izin aldığı için yazı vermek istememiş biraz taş koymuş açıkçası. Biz de bu seyahati birlikte olmadan yapmak istemiyoruz. Acaba amirimden habersiz çıkarsam kapıda bir problem yaşar mıyım diye çekiniyor haklı olarak. Pasaport kontrolunde bordo pasaport sahibi dahi olsa oradaki memurlar bu arkadaşın kadrolu oldugunu anlayıp ondan bu yazıyı talep edebilirler mi ?

Amirinden degil dekanliga gidecek yurtdisina cikmasinda mahsur yoktur yazisi isteyecek 2 3 gunde cikiyor.

memur olmasına gerek yok yeşil pasaport dahi olsa yazı istiyorlar. öğrencide olsa esnafta olsa ben böle biliyorum. esnaftan odasından öğrenciden okulun vb diye biliyorum. amirin izni olmadan yurt dışına çıkmak zaten bir disiplin suçu ancak türkiyede sanki herkes disiplinli. riske atmak anlamsız. izin yazısı hemen çıkıyor.

yorumuna cevap: farkedebilirler de, etmeyebilirler de, tamamen şans işi. normalde yurtdışına çıkabilir belgesi yeşil ve gri sahiplerinden isteniyor, onlar ilgili bankodan evraklarını onaylatmadan kapıdan çıkamıyor. bordolulara normalde bişey sormuyorlar, bordolu bir memur olarak geçen hafta bişey sorulmaksızın geçtim (yanımda kağıdım vardı, zaten kurumum kağıdı almadan izne çıkarmıyor). fakat istisnaları da var, geçende bi grup bordolu insana sgk dökümü sormuşlar mesela. böyle bir durumda arkadaşın kapıda kalır, devamında yapılacak herhangi bir cezai işlem var mı, bilmiyorum.

yukarıda yazdıklarım çıkış esnasında pasaport polisine gösterilecek belge ile ilgili. ondan önce, yıllık izin yazdırırken bakanlık/rektörlük/vd kurumundan yıllık iznini yurtdışında geçirebileceğine dair izin alması gerek. bu önceki ve ayrı bir prosedür. bunu yapmaz ise memurluğu tehlikeye girer ve sadece kapıdan çıkmamaktan daha ciddi sorunlarla uğraşmak zorunda kalır.

özetle, önce amirinden/kurumundan yıllık iznini yurtdışında kullanma izni alacak, ardından yurtdışına çıkabilir belgesi alacak tedbir olarak. bunlar olmazsa başına gelecek aksilikleri yukarıda yazdım işte.

Bilgileriniz için teşekkür ediyorum.

Almanya

Doyçland..

Almanlıktan aldığım tadi hiçbir şeyden almadım.

Kesinlikle Almanya, ayrıca Almanya'nın sıradan üniversiteleri sıralamalarda ODTÜ'nün üstünde olabilir, buna da bakın

turkiyedeki en iyi bolum/universite yerine vasat bir bati universitesini tercih ederdim

Hocasına bağlı. Almanya da olabilir ODTÜ de.

Her ne kadar ODTÜ çok çok iyi bir üniversite olsa da, yurtdışında bilimsel çalışma yapma fırsatı varsa, hele ki Almanya gibi bu konularda çok güçlü bir ülkede, ben de Almanya derdim. Zira yurtdışındaki ciddi üniversitelerde bilimsel çalışmalar çok daha sağlam projelerle, çok daha etkili hocalar ve araştırma ekipleri ile ve daha üst düzeyde yürütülüyor (İstisnalar olabilir genel kanaatimi söylüyorum). Ayrıca yurtdışında bulunacağın bu süre içerisinde yabancı bir çevre yaratma imkanın olacak. Bu da sana ileride çok daha farklı yollar açabilir.

Her türlü Almanya, çünkü maaşlar € ve alım gücü saçma sapan değil.

Bu şekilde soracağın sorulardan faydalı tavsiyeler alamazsın. Hangi bölümü okuyacaksın, ne alanda çalışmak istiyorsun, ileride nerede yaşamak istiyorsun, senin için neler önemli...daha bunlar hemen aklıma gelenleri. 10 rastgele kişiden 8'i Almanya derse Almanya mı seçeceksin anlamadım.

Almanya'da özel üniversite ise asla gelme. Bölümün hocalarına bakmanı, fakültenin Avrupa sıralamasına bakmanı tavsiye ederim. Bunlar ODTÜ'den iyiyse tabii ki Almanya. Buradaki ortalama üniversiteler Türkiye'deki çoğu üniversiteden daha çok proje/makale üretir. Ancak bölümü Almanca okuyacaksan ve ileri derecede Almanca bilmiyorsan şimdiden geçmiş olsun.

Duzeltme: Imla.

Türkiyede olmayan

almanya.

Bir de o eğitim dışında hayatınızdan ne bekliyorsunuz? Doğu Almanya 'da küçük bir üniversiteye gidip her gün ırkçılığa maruz kalıp, part-time iş bile bulamayıp sıkılacağınız yere gideceğinize gidin Odtü'ye. Almanya'da her şehir Berlin, Hamburg, Köln değil. Bazı üniversite şehirleri inanılmaz sıkıcı. Bunları da lütfen göz önünde bulundurun.

ODTÜ

Avrupa'nın çeşitli üniversitelerinde master yapmış insanlarla beraberim bir süredir. Benim lisansım ve masterım ODTÜ'den. Gördüğüm şu ki, onların master tezlerinin sınırları daha belirgin. ODTÜ'de öğrenciye daha fazla sorumluluk, daha fazla özgürlük bırakılıyor. ODTÜ'deki master tezleri, bence akademik ve bilimsel olarak benim gördüğüm Avrupa örneklerinden daha ileride. Ancak iş endüstriye, "bu bilgiler gerçek hayatta ne işimize yarayacak" kısmına gelince, bizimkiler epey geride.

ODTÜ'de master hocaya, bölüme, konuya bağlı olarak çok güzel ya da işkence olabilecekken, Avrupa'da bu iş biraz daha standart gibi. Arada "yahu bu da tez mi" dediğim şeyler de çıkıyor. Örneğin daha bu hafta "ev çatılarındaki açıklık boyutunun belli bir sivrisineğin girişine etkisi" konulu bir master tezini gördüm, bunun yapıldığı okul alanında (tarım ve ormancılık) dünyanın bir numarası. Bunu ODTÜ'de yapmaya kalksan "hadi lan öyle tez mi olur git adam gibi konu bul" derler. ODTÜ'de hocalar, ders içerikleri vs. ne kadar kaliteli olsa da, teknik altyapı olarak epey geride olduğumuzu da hatırlatmakta fayda var. Okulun imkanları daha iyi olsa, bütün o sıralamalarda yerimiz hem daha iyi, hem daha stabil olur.

Bu nedenle bence seçim masterdan sonra ne yapmak istediğine de bakıyor biraz. İş hayatına daha hazır olmaksa Almanya çok daha iyi olur. Ama sonra doktora amacı varsa, bence ODTÜ buna daha iyi hazırlar.

alamanya

Ah, berlindeki ilk haftam; o gül yüzlü dilberle bakıştık, gülüştük ama bir hay diyemedim, kaybettim sonra. Bitkin bi sekilde metroya bindim döncem, bi durakta durdu tren. İki yanimdaki biri iyi geceler deyip indi. Meger benim dilbermiş :(

Bu da böyle bir animdir. Böyle böyle öğreniyor insan işte.

Gönül işiyle aşkla kalple ne alakası var ya sadece taktik sormuştum.

are you sex te diyebilirsin..cola da olur.

abi neden öpüyorsun hemen. konuş işte insan gibi, sonrasını zaman gösterir.

hi what do you suggest me to drink de.bu tarz muhabbetlerle iletişimi başlat 20 dk sonra sevişmeye başlarsınız zaten:)

Would u like some company den gir, ben bora de. Gerisi gelir zaten.

Çekip öpersen taciz etmiş olursun. Sonra seninle sevişmezler.

Namazın kazası olur fırsatın kazası olmaz.

barzo musun lan, yurtdışı neresi ayrıca hepsi bir yer sanki, kafaya gel

Lenovo k6

Lenovo Moto G4 Plus kullanıyorum. Şarjın uzun gitmesinden kastınız nedir emin değilim ama bir günü rahat çıkarıyor. 1,5 günü gördüğü de oluyor. Kamerası, fiyat için oldukça iyi diye düşünüyorum. Bazı manuel ayar seçenekleri mevcut. Şuradaki incelemesi güzel, biraz hızlandırıp izleyebilirsiniz: youtu.be

Şuradan da piyasadan istediğiniz telefonun fotoğraf çekimlerini kıyaslayabiliyorsunuz, bence dev hizmet: www.gsmarena.com

ben de ek telefon olarak G4 plus aldım bu ay, 800TL'ye çok iyi f/p olarak, hız dışında eksiği yok gibi bir şey.

Aykut'un green cardı vardı yanlış hatırlamıyorsam.

Kendisi fakir değil, zaten fakir adamda da o kafa olmaz. Yaptığı muazzam yalnız.

başka bir videosunu izledim ve ailesinin amerika'da yaşadığını öğrendim. yani green card'ı varmış.

troll +1

gerçekten çulsuzken bu noktaya gelen milyonda 1 falandır. adam zaten bilkentte okumuş. tabii geldiği nokta önemli ama hayatı boyunca para sıkıntısı çektiğini sanmıyorum.

fakir bir aileden değil. bilkent mezunu zaten neredeyse her yaz amerikada 2-3 ay takılan bir tip. artı ailesi amerikada ticaret yapıyor.

ama girişimcilikte o nasıl yaptı, bu nasıl yaptı bunlara takılmayın. kendi dezavantajlarınızı rasyonalize etmek için başkalarının şanslarını-avantajlarını kullanmayın.

o adam parasız da olsa aynı kafa ile inanın gene başarılı olurdu 2 sene daha geç olurdu ama olurdu. tabi ona bu kafayı ve özgüveni sağlayan geçmişi yok sayamayız.

Trolziya +1

evet tamamen gerçek, bilim falan da yalan hep. huzur cehalette.

Yahu agir metal bu nasil saglikli olabilir.

Bence erit de ic bakalim (not: yapma sakin seninle alay ediyorum, inanabilecegini dusundum saka yaptiktan sonra).

şimdi okuduğun o metindeki bütün gümüş kelimelerini inek boku ile değiştir; okunduğunda hiçbir farklılık hissettirmiyorsa yani gümüşe has gümüşün neden sağlıklı olduğuna dair herhangi bir sebep ve dayanak sunmadan anlatılmış bir metinse bunu neden inanılabilir bulduğunu sorgulamanı tavsiye ederim.

Evet doğru.
Günde yarım çay bardağı içiyorum hergün.

(bkz: tabii lan manyak mısın)

Gümüş nitrat yeni doğanlarda gonokok enfeksiyonu için damla şeklinde kullanılmaktaymış ancak bunun dışında hiçbir şekilde gümüşe maruziyet sağlıklı değil. Uzun dönemli toksikoloji raporları internette mevcut, gümüşe maruziyette ufak dozlarda ilk olarak dokularda ve cildinizde metalik birikmesi olacak ve cilt renginiz değişecek ve yazıldığı üzere metalik bir renk alacaktır. Bu gümüş zehirlenmesinin ilk belirtisidir. Ancak öyle eritip içmelerde filan direkt beyin hasarı, ölüm bile olabilir. Yer altı kaynağı, içme sularından gümüş oranları kontrol edilir, fabrika işçilerinin vs soluduğu gümüş oranları denetlenir.

www.atsdr.cdc.gov

tabi lan ic manyak misin?

bu adam da senin gibi dusunup icmis ce sirinbaba ya donmus


youtu.be


acikcasi ben bilim yerine boyle alternatif tip adi altinda hurafeleri tercih edenleri destekliyorum; cehaletlerinin bedelini hep sağlıklarini hem de paralarini kaybederek oduyorlar

Silverdin krem de gümüş içeriyor. Gümüş içeren bandajlar da mevcut. Antimikrobiyal özellikleri de biliniyor. İlaç firmaları gümüşü saklamıyor, aksine avuç içi kadar gümüşlü bandajı dünyanın parasına satıyor. Onedio'da yazmışlar element patentlenemediği için saklıyorlarmış da bilmemneymiş. Gümüş-Ekşiduyurat diye tuzunu yaparsın veya kontrollü salınımlı tablet yaparsın yine patente başvurursun. Satamıyorlar çünkü içmek yutmak zararlı. Dışarıdan sürebileceğin güvenli formlarını zaten yapıyorlar.

100 yıl önce için evet. şu an bildiğimiz antibiyotikler yokken belki en iyi ve az zararlı antibakteriyel maddeydi gümüş.

buyur burdan al:
www.ebay.co.uk

Sleepinginairports.net ya da sleepingatairports.net diye bi site var. o sitede reviewlar bulabilirsin. Tarihe gore siralama var

boarding pass'i atma, tek tek ona bakan görevli oluyor sabahlarken. onun dışında sıkıntı olmaz, sabahladım ben geçen yıl.

Genel olarak avrupa havalimanlarinda basina bir sey gelecegini zannetmiyorum. Valizlerini saga sola sacmadan tertipli ve dikkat cekmeyen bir sekilde gayet guzel uyuyabilirsin. Ben havaalaninda valizimin fermuarli kismini duvara cevirmis, ayaklarimi valizin ustune uzatmis, sirt cantama sarilmis oyle uyumustum. Bu kadar seyahat ettim, "gunde ortalama 3 hirsizlik vakasi" hikayeleri sehrin varoslarında "turistim bennn" diye bagirarak flip flop terlikler ve boynuna asili dev canon kamerayla gezmedigin surece hic gercekci degil, rahat ol.

Valizlerini alma banttan, uzaktan izle görevliler alıp bi yere götürüyorlar (emanet vs. bi yer sonra alırsın sabah), sonra pasaportunu paranı bi şekilde içine koy gömleğin vs. çantana sarıl yat. Bi de gelen yolcu kısmından dışarıya çıkma. Çünkü hırsızlığa gelenler olabilir dış kısımda ama içerde sadece yolculuk yapanlar olur. Hırsızlık ihtimalini baya düşürür bu.

Barselona´da uyumadim ama gece 12 ile 5 arasi tek basima aktarma bekledim. Biz Marsilya´da bile uyuduk. Sorun olmaz bence.

Barcelona hirsizligin en yuksek oldugu yerlerden biri, ben de cantamda bi el yakalamistim. Bir sey alamadan yakalamisim :)

Onun disinda bcn havalimani cok da tekin degil, gercekten cok dikkat etmek gerekiyor. Evsizler vb de gelip uyuyor.
Bir de guvenlik geziyor, gidis bileti soruyor uyandirip. Kesinlikle cok ama cok dikkat etmeniz lazim.

Alıyor

almıyor almamalı kanunen yasak vs diyenler olacaktır. Ancak benim gördüğüm çoğu hastane kitabına uydurup alıyor.

Senin acil taniminla hastanenin acil tanimi farkli olabiliyor.

almıyor. eğer acil adı altında tomografi, mr vs. çektirirseniz alıyorlar. 2 gün önce acildeydim. sadece tomografi parası aldılar.

gerçekten acilse almıyor. ama boğazın ağrıdığı için gidersen alır.

ambulansla gidersen almıyor, diğer türlü 35lira alıyor.

206 lira aldılar bu nedir ya. Kanunda ne yazıyor?

2 hafta önce annem evde karanlıkta düşüp kafasını kapının köşesine vurdu, kafadan kan fışkırır halde eve en yakın hastane olan Acibadem'e gittik '900 lira dikiş parası var' dediler, 'acil parasız değil mi kan fışkırıyor kafa yarık' dedik, 'acil hizmeti almak isterseniz ben kanı temizler, yarayı kapatırım ama tekrar açılır, dikiş atılması için dahiliye doktorunu cagiracagiz' dedi, o halde goz para mara görmediği için lanet ederek cagirttik. İnsanların durumundan faydalanarak alıyor orospu çocukları iste.

Habire vezne tarafından bağırti geliyor 'burada acil, 5 kuruş para vermem' diye, ama hastane de bildiği için işlemden önce paranın ödeneceğini teyidini alıyor, yoksa işlem yapmıyor. Daha önce de başımıza geldi, bimer'e bile şikayet ettik ama artık kimi kime şikayet ediyorsun..

anayasayı bilmem de doğanın kanununda "paran veyahut özel sağlık sigortan varsa düşünmene gerek yok" yazıyor.

Orange coffeenin dedigi gibi durumlarda kesinlikle para almaması lazım ben kapatır gecerim dikiş icin dahiliyeci cagircam nedir ya. Dikis icin dahiliyeci cagrildigi nerde gorulmus pesini birakmayin il saglik mudurlugune sikayet edin.

Ambulanslık yoğun bakımlık bir durum yoksa ne bileyim kucağında ölmek üzere biriyle koşarak acilden girmediysen illa ki alıyorlar canları ne kadar almak isterse.

Bal gibi de alıyor. Gidenler zaten hikayelerini anlatmış. Özel hastaneye arkadaşın da dediği gibi paran ve özel sağlık sigortan yoksa, yakınlarda devlet hastanesi bulunduğu sürece mümkün oldukça gitmeyeceksin.

Açıkçası benim özel sağlık sigortam olmasına rağmen bana bile ücret çıkarırlar diye gitmiyorum.. Devlet hastanesi özellikle acil de çok başarılı. Gerekli müdahale ne ise yapıyorlar, az sıra beklesen de sonuç alıyorsun.

Yine de Allah kimseyi hastanelere düşürmesin.

Normal muayene 40₺ olur, yapılan serum ve ilaçlar için kendi belirlediği fiyatı alırlar.

Almaları "normal" çünkü halk herşeyin özeline ve ona para vermeye bayılıyor :)

eğer sarı veya kırmızı alana alındıysanız 5 kuruş para alamazlar. almaya çalışırlar orası ayrı, ama salak değilseniz alamazlar. ayrıntılı fatura istiyorum dediğiniz an peki indirim yapalım derler, onu da kabul etmezsen elini kolunu sallayarak çıkarsın kimse bi bok yapamaz.

dikiş için de ücret alamazlar. ayrıca acilden sevk yapılan ve tıbbi müdahale veya kontrol için gerekli olan bütün tahliller görüntülemeler de tamamen ücretsizdir.

Eşim elini kesti dikiş atıldı almadılar. Yasal olarak almamaları gerek diye biliyorum

serum verdiler, kan tahlili 206 tl. ancak çıkarken tepki gösterince 50 tl yi fazla almısız onu geri vereceğiz dediler.

Güzel plan. ben şuan sevdiğim değer verildiğim geleceği olan ve değerimin üzerinde maaş aldığım bi işte olmasam aynısını yapardım ancak şuan g.tüm yemiyor maalesef tüm bunları bırakıp gitmek. Senin kaybedecek bi şeyin yoksa bas git.

Bana pek gerçekçi gelmedi. Yüksek lisans ücretleri fazla diye biliyorum. Kaçak çalışmak belki kolay ama kaçak çalışılan bir işte hem yaşamaya hem de eğitime yetecek kadar para kazanmak zor. Sağlık sigortası yaptırın mutlaka. En kötü geri dönersiniz. Başarılar.

ingiltereden yazıyorum bence hiç bu işe kalkışma hayatını yakarsın

Eger burada mal mulk yoksa bankalardan yuklu miktarda kredi cekebilirsiniz.

Bence gerek yok.Başka ülkeye bakmanı öneririm :)

Kanada vatandasi olmak icin once gocmen statusu almak lazim. O statuyude her kanadada okumaya gelene vermiyorlar. Kanada'nin avantaji su olur okurken calisma izni cikartabilirsin.

Birinci paragrafinin tamamina katiliyorum, umarim vazgecmezsin, insallah planin da istedigin gibi gider
Yeni mezunsan mutlaka mutlaka mutlaka denemelisin.

arkans bile bakma. ben de çok iyi bir ünv mezunuyum çok iyi şirketlerde çalıştım kendi işimi kurdum tr de. ama yaş oldu 35, evlendik ve çocuk planları devreye girdi. amerikaya bir kere gittim ve kesinlikle orads yaşamak istiyorum ama şu an şartlardan ötürü yapamıyorum. sanırım daha baya gençsin arkana bile bakma dostum dene gör bak şansını. olur olmaz ama içinde de kalmaz. en en körü geri dönersin yalın genç yine başlarsın. kaybın olmaz, ama içinde de kalmaz

Plan güzel ama şunu hatırlatmam gerek. Work & travel, turist, exchange student, vb. olarak gelmek ile yaşamak apayrı şeyler. Work & travel'daki bol arkadaşlı, bol gezmeli, bol kafa rahatlı, partili ortamı ya da Erasmus gibi ortamı bir daha bulacağınızı düşünerek gelmeyin. Beyaz yakalık bir iş olacağı sürece bol bol talepkar patronlar olacak. Kaçak olursanız biraz daha zor olacak. Kaçak çalışarak millet para kazanıyor da, her an yüreği ağzında yaşıyor ve kimsenin yapmadıkları işleri kaçaklara kakalıyorlar. Bunu düşünerek geliyorsanız olan çok güzel. Kaybedeceğiniz şey şu: Kaçak yakalanırsanız, bir daha dönemeyebilirsiniz.

Cesaret kırmak için yazmıyorum, romantik olmayın ama bu hayalden de vazgeçmeyin tabii ki. Burada bir kişi ile tanıştım, kaçak kalmış ve 8 yıl evine gidememiş, türlü türlü işler yapmış. Herkesin bambaşka bir hikayesi var; çoğu eğlenceli değil ama hepsinin de bir ödülü olmuş bir şekilde. Gerçekten dayanabilirseniz siz de kavuşabilirsiniz, dayanmazsanız en kötü geri döner, yine bir şey kaybetmezsiniz.

Eger amerikada kalici olmak istiyosan, kacak calismak yapacagin son sey olsun.

Yüksek lisans ya da doktoraya başvurabilirsiniz, yüksek lisansa burslu almaları çok zor tabii, o şekilde para kazanabilirsiniz. En azından F1 vizesiyle gidersiniz, yine çalışma izniniz kısıtlı olacak, ama fazladan kaçak çalışılabilir. Amerika'da böyle bi kaç kişiyle tanıştım, gayet de mutlulardı hayatlarından ama ömrünüzün sonuna kadar hediyelik eşya dükkanında çalışmak zorunda kalırsanız mesela? Bence hayallerden vazgeçmemek lazım, bu sizin hayatınız, burda herkes kendi sınırlı dünya görüşü kadar size tavsiye sunar. Bakın ben de gördüğüm bir kaç örnek üZerinden size bir şeyler sundum, ne kadar gerçek?

ülkenin iyi üniversite ve bölümünden mezun olupta hangi "legal" fırsatları kovaladınız ve denedinizde, cahil biri gibi kaçak çalışmaya gidiyorsunuz merak ettim? Türkiye'de iyi eğitimli insanda, başka ülkelerde yasal yollari bile ciddi ciddi denemeden, kaçak iş yapmaya gidiyorsa, ne diyeyim. kolay gelsin. kaçak iş vs. yapacaksanız doğuya da gidebilirsiniz aklınıda olsun, pek bir farkı yok hukuksal olarak.

Birgün olurda yurtdışında Türkler şu yasadışı işte yakalandı vs. haberlerine katkınız da olursa, ne mutlu size.

Bükreş, Sofya

st tropez

yazı beklemeye gerek yok her daim;

Berlin, Hamburg

Prag yaz ve kis

Budva, Mikonos, Naxos, Belgrad

ayia napa - güney kıbrıs

Tabi ki oluyor. Game of thrones muhabbetleri, friends ya da himym bitince olanlar filan.

Oluyor yani.

O dizilerden dolayı değil, insanlar aptal ve milleti fark etmiyor pek.Sadece yüzdeleri değişiyor ülkeye göre.

Uluslararasi ortamda Game of Thrones, Friends fallen konusuluyor ama America'da yereller icin sunu soyleyebilirim, oyle genel genel programlari pek izlemiyorlar. Zencilerin bulundugu bir yerlerdeyim. Sadece zenci insanlarin oldugu dizi-filmleri ceken kanallar var, butun gun onlari izliyorlar. Arada Friends, Game of Thrones gibi genel yayinlari seviyorlar ama bunun disinda icinde beyaz insanlarin ve beyaz kulturun cogunlukta oldugu programlari izlemiyorlar. Ayni sekilde, Latin komunitesi Telemundo'daki dizileri izleyip onlarla egleniyor ya da en cok Jane the Virgin gibi dizileri izliyorlar. Ornegin, bir beyaz bir zenci dizisini izlemiyor pek. Beyazlarin da izledikleri diziler kendi sosyaekonomik gruplarina gore degisiyor cok.

Bir de dizilerden cok 'The Real Housewives", "Keeping up with the Kardashians" gibi reality show'lari dizilerden daha cok seviyorlar. Sezon sezon onlari izleyip, onlari lafliyorlar. Dizilerin reality show'lar karsisinda sansi daha az.

Turk senaristlere sovme. Disaridakiler de 30 hafta ve herhafta 1.5 saatlik dizi yazmak zorunda ve ortaligi doldurmak zorunda olsa, onlar da sacmalar.

yerel dizileri ciddi takip edenler var. oturup kari koca kommissar rex filan seyrediyorlar mesela. amerikan ya da ingiliz dizi takipcisi bence daha az, daha dogrusu insanlar 10 diziyi birden takip etmiyor. avusturya ve almanya icin böyle diyebilirim.

got, breaking bad gibi buyuk dizi seyircisi cok, ama arada the blacklist, gotham gibi daha düsük profilli dizileri seyredende hatiri sayili insan var, genelde maksimal 3-4 dizi seyrediyor insanlar, bence nedeni daha sosyal olmalari, dizi seyredecegine geziyorlar.

amerikan futbolu, kayak seyircisi cok bol. bizim futbol muhabbeti ayarinda degil ama siki takipciler var.

unutmadan dizi demisken, tiyatroya, opera, konser gibi aktivitelere gitmeyide daha tercih ediyorlar.

senariste sövme cok aman aman sacma bir son yoksa olmuyor bence, ilginctir benim cevremdeki arkadaslar gothami ve better call saul seviyorlar, bazen gothamda sacmaliklara sinir oluyorlar. diziye endeksli yasayan kimse tanimadim.

ingilizce biliyorsan eger basvurmayi düsündügün okulun sitesinde basvuru sürecleriyle ilgili her sey yazar.

eger aklinda okul adi varsa buradan yazarsan yardim eden cikar ama sordugun sekilde pek yardim alabilecegini sanmiyorum, yanlis anlama.

şu siteye bak www.deutschstudent.de

okullara teker teker başvuracaksın kabul alırsan da konsolosluğa gidip oturumunu çıkaracaksın. genelde ingilizce transkript isterler hatta kimisi kapalı imzalı mühürlü doğrudan okulun göndermesini ister. kalanı pasaport diploma fotokopisi vb. dedikleri gibi üniversitelerin sitelerinde daha ayrıntılı yazar.

aşağıdaki link başvuru süreci ile alakalı

eksisozluk.com

öncelikle ilgili programı bulmalı ve başvuru için ne istediğini bilmelisin.

programlara buradan bakabilirsin:

www.daad.de

Aman diyim 1600 2000 inanılmaz fazla. Kendi başınıza halledebilirsiniz. Daad.de study-in.de bu aitelere bir bakın. Bütün master programlarını buradan bulabilirsiniz. Oradan da okulların sitelerine geçip gerekli bilgileri öğrenebilirsiniz. Çoğu üni.nin kış dönemi deadline 15 temmuz oluyor genelde. Dediğim gibi biraz araştırırsanız kendi başınıza halledebilirsiniz danışmanlıģa gerek yok ama illa danışmanlık alacağım derseniz deutschstudent'a bir bakın orası da danışmanlık veriyor.

Daad bürosuna gidip ücretsiz tavsiye alabilirsin. Ankara´dakine gitmeni hic önermem, Istanbul´daki icin iyi diyorlardi ama. Üniversitelerin kendi sitelerinden bak, daad sitesi her güncel bilgiye yer vermiyor. Mesela benim yüksek lisansa basvuracagim bir üniversite yoktu o listede, cünkü yeni acilmisti. En dogru bilgi bölümün sayfasindadir. Almanca hic bilmemen bu noktada sikinti yaratabilir. Notlarinin taninmasi icin bazi üniversiteler cok önceden, hatta üniversite bitmeden transkribini yollamani istiyor ki denklik versinler. Bazi üniversitelerde bu dandik islem aylarca sürüyor, bir bakmissin o belge olmadigi icin basvuru yapamiyorsun. Kesin basvurmak istedigin bölümlerin basvuru sartlarini kesinlikle Almanca´yi cok iyi bilen birinden yardim alarak incele. Gerekirse Goethe Ins. git, tandem bul; bir Alman´a birkac saat Türkce ögret o da sana yardim etsin vs.

Sakin sakin verme o ücreti.

Bilmen gereken ilk sey uni-assist ile calismayan ünilerin basvuru tarihleri hep farklidir. Istenen belgeler, aranan özellikler ise her üniversitede farklidir, cünkü bizdeki gibi bir YÖK yok, üniversiteler özerk. Almanca bilmiyorsun ve Almanca yüksek lisans yapmak istiyorsun anladigim kadariyla. Bircok üniversite B1 Sertifikasi olmadan, yüksek lisansa ön kabul vermez. Genelde de Testdaf veya DSH sinavlarindan yeterli puanlar alinmadiysa kabul hic vermez. Bu ne demek? Ilk bir sene gercekten cok calismak ve dil okuluna düzenli gitmek; B2 seviyesindeyken hangi sinava girecegine karar vermek;tabi öncesinde dil okulu icin bir yillik vize almak.

B1 bittiginde, basvurabilecegin üniversiteler var, ön kabul tarzinda bir belge verip, alti ay icinde Tesstdaf veya DSH´dan yeterli puani alirsan, vakit kaybi olmadan baslarsin.

Hangi sehirlerde yasamak istedigini belirlemeni, ona göre de dil okulu bakmani tavsiye ederim.

Kesin verilir, çünkü o parayı tl cinsinden uzun vadede birkaç birim yukarı faiz karşılığı kim kiralarsa kiralasın, banka faizinin birkaç katını kazanabilir aynı dönemde.

şubelerle 1 milyon için bile pazarlık edebilirsiniz.

Hepsini aynı bankaya yatırmazdım ben olsam.

2009 senesinde 100binTL için banka banka dolaşıp en yüksek faizi hanginiz verirse ona yatıracağım demişliğim var. bir tanesinin bizzat şube müdürü gelip yardımcı oldu o zaman. bu para devede kulak kalıyor. 25 milyonunuz olduğunu öğrense sizi arayıp özel tekliflerini sunarlar sizin gitmenize gerek kalmaz.

eskisi gibi değil, 50 bin liraya da 25 milyon liraya da hemen hemen aynı faiz uygulanıyor. Hatta çoğu banka küçük hacimde çok müşteriyi tercih ediyor. 1 tane 25 milyonluk müşteri yerine, 10 tane 1'er milyonluk müşteri çok daha cazip. bu arada vadeliniz varsa 10 bin liraya bile pazarlık yapabilirsiniz, hoş 12,50 ile 12,75 faiz farkı 10 bin tl'de çöpe denk gelir, ama yine de size kalmış tabi :)

dostum,

buradaki cevaplardan anladığım kadarıyla senin 25 trilyonla, mahmut ile ayşenin hesabında ki 600 tl banka için ayı önemdeymiş..

ciddi ciddi bunu söylemişler lan.

25 trilyon yatıracağım dedikten sonra banka peşinden ayrılmaz. sen ne soruyorsun burada bunlara. git de bakalım bankaya, sana nasıl muamele çekiyorlar, ne imkanlar sunuyorlar parayla ilgili.

mevduat forumu: www.hisse.net

spoiler: 25 milyona 15+ oran alırsınız.

8 yıllık banka müfettişiyim bugün 15 oranla aylık faiz alan bir allahın kulu varsa yarın istifa ediyorum. yalan dolan çöp forum sitelerindeki yorumlara inanan adamlar varmış hala :) bugün 1 milyon vadeli ile 25 milyon vadelisi olan müşteri arasında (ikisi de aynı müşteri tipiyse; bireysel, tüzel kurumsal vs.) hiçbir fark yoktur.

koskoca kirpi, 1000 turk lirasina bile %14.5 veren banka var (odea bank) emin misin?

O kadar para bir bankaya emanet edilir mi? riskine gore pek mantikli degil. banka batarsa basina bir sey gelirse el konulursa falan 100bin liracik devlet guvencesinde sadece.

Ozel oran alabiliyorsun kesinlikle, hatta genelde bu kadar parasi olan kisiler zaten tek bankaya sormuyorlar. Birkac bankayi sorup en yuksegiyle bagliyorlar. Bonus: 15in uzerinde faizle bagliyorlar suan kesin bilgi.

%15 faiz alabileceğine benim de aklım yatmıyor. eğer bu doğru olsaydı büyük sanayi kuruluşları hiç yatırım yapmazdı. neden risk alsınlar ki? mevduat oranı %12 iken belki %14 falan olur ama %15 üstü faiz vereceklerini ben de sanmıyorum.

kirpi direkt istifa et o zaman. senin çalıştığın 1 banka vermiyor diye diğerleri neden vermesin? ben ufak bir şirket olarak fazla zorlamadan 14.75'ten bağladım en son. 16 yoktur ama 15 ve 15.25'ler var. elbette her önüne gelenin aldığı oranlar değil.

Sırf kapağı için alınmaz ne iğrenç şey.

Kitaba para vermeden önce burdan başla. www.codecademy.com

neden türkçe? ben buna başladım ama zaman ayıramıyorum pek www.edx.org

Bilmiyorum biri önerdi. Bu web sitelerini biliyorum. Elimin altında basılı bi referans olsun istiyorum.

Timur Karaçay'ın python kitabı referans olarak gayet güzel.

İstihza+1

İstihza kapanmış bu arada :(

acikcasi yok. okulu o ulkede okuyana var, turkiyeden baslangic seviyesi ya da sadece kurs gormus adami kimse almaz.

freelancer olarak karin tokluguna calisiyor cogu 4 senelik bi okulu hakkiyla okuyup mezun olmadiysa.

gelişmiş avrupa ülkelerinde onbinlerce yazılımcı açığı var ama büyük bölümü iş tecrübesi istiyor. başlangıç seviyes iş içinde çalışma iznin falan olmalı.

bu arada profile uyan biri olarak, IT okumak için finlandiyaya göçtüm geçen yıl.

Bana kalırsa bu alanda kendini geliştirmek için beş şeye ihtiyacın var.

1-) Beyin
2-) İngilizce (3,4 ve 5 numara için gerekli)
3-) safaribooksonline.com ya da mapt.io gibi bir yerden aylık üyelik (Amazon'dan vb kitap da alabilirsin ama beğeneceğin çoğu kitabı ve video serisini bu iki sitenin sahibi olan yayıncılar üretiyor zaten, o yüzden onlardan birini önerdim, direkt kaynağa gitmiş olursun)
4-) Google'ı iyi kullanabilme becerisi
5-) stackoverflow.com

Bunlar yeterli, kurstan çok daha ucuza gelir ve kendi istediğin şekilde, evinde öğrenirsin.

Kursa giderek yurtdışında iş bulacak kadar şey öğrenme fikri bana mantıklı gelmedi. Soruya cevabım evet, yazılım alanında iş olanağı çok fazla ama rekabet de çok fazla olduğu için çok iyi olman gerekiyor.

İtalya olabilir. Akademik kariyerim beklediğim gibi olursa İsveç bile olabilir.

Görgüsüz, dünyaya bir şeyler katmayan tüketici ülkeler ilgimi çekmiyor.

Şu anda avrupadayım oturumum kimliğim vs var fakat bae vatandaşlığı çok iyimiş ya çalışmadan rahat rahat yaşıyomuşsun falan.

Tabiki de EU, çünkü BAE gibi yerlerde hukuğu kendine göre bükebilen çöl zihniyeti mevcut.
www.hurriyet.com.tr

Türkiye'den tek farkı para.

Tabii ki Avrupa çünkü kadınım.

Tabii ki Avrupa çünkü erkeğim. no kezban no cry hayat çok kısa.

Tabii ki Londra, çünkü hem ingilizce konuşuluyor, hem yabancı çok, hem türk-kürt bakkalı, barı vs. var memleket hasreti gidermelik, hem de büyüklük açısından İstanbul'u aratmaz. Yağmuru, havası berbat, o kesin. Nickin de England zaten. Ama daha düzenli, ekonomisi daha stabil bir yer diyorsan Almanya derim. Orada da almanca ciddi sorun.

Bu konuda sonuna kadar haklısın. Örneğin şu kredi dosya masrafı konusu.50 tane emsal karar varken tek tek herkesin başvuru yapması uzun süreç uğraması gerekiyor.

Hayır yani madem yasa koyucu ve uygulayıcisi bu konuda bir irade gösterdi. Doğrudan bankalar Kurulu tüm bankalara gerekli yazıyı göstersin ve bankalar faizleri ile birlikte her müşteriye aktarsin parayı.

hırsızların yanına kar kaldığı kesin...

Dediğin şey kartel davası. O iş o kadar basit değil. O 12 bankanin kartele katılma zamanı ve kartele katıldıkları kredi sozlesmeleri farklı. Sen konut kredisi cekmissindir ama kredi çektiğin banka kartele konut kredisi bakımından katılmamıştır. Böyle dava acip da davasi elinde patlayan insanlar var. Hukuka bırakilacak hakkaniyetle inceleme yapılacaksa herkesin bu davaları kazanmasi mümkün değil. Haberlere güvenmeyin kisaca.

hukuk olmayan yerde, hukuktan bahsetmen garip iş evet :)

hakli ve haksizi ayirmak kolay bi is olmasa da, hukuk en azindan suclu ve sucsuzu ayirabilmeli diye dusunuyorum. suc tespiti olmus, ceza verilmis. ceza neden verilmis "vatandasin" parasi haksiz olarak alinmis diye.
vatandasin parasi bankanin kasasina, bankanin parasi devletin kasasina girmis. vatandas parasini isteyince, devlete, avukata para ver, kazanirsan senindir kazanamazsan zaten senin olmamistir.

hukuk filan cidden garip isler.

Son zamanlarda işleyişinden şüphe duysak da bu topraklarda yüzyıllardir süregelen bir normlar hiyerarşisi ve hukuk adına uygulanan birşeyler var. Inan senin dediğin kadar basit değil, olay avukata para ver, devletin kasasına para girsin vs kadar basite indirgenip kucumsenemez.aksi olsa devletin değil şahıslarin hukuku olurdu. Onu hiç tavsiye etmiyorum. Kısaca dünyada 2 önemli birşey var, biri can varlığınız biri mal varlığınız /hürriyetiniz. Bu sebeple hukuku basite indirmeyin lütfen:) yazılan onca düşünülen onca fikre ayıp olur.

sunu alan da daha cikmadi mi ya?

www.numbeo.com

buraya bakılırsa soğana yumruk atmanız kuvvetle muhtemel.

luksemburg pahali bir yer, hatta luksemburg'da calisan insanlarin daha uygun oldugu icin belcika'da oturup gidis gelis yaptiklarini biliyorum. dikkat edin.

yaşanılmaz.

Asgari ücret o kadar zaten.

Bilet alsaana, bilet alsaaana. Ne duruyoorsun bilet alsaaana.

aşağı yukarı oranın asgari ücretine denk geliyor bu fiyat. arkadaşların dediği gibi sınıra yakın bir yerde almanya veya belçika'dan gidip gelme imkanı varsa olabilir belki. ancak lüksemburg avrupa'nın en pahalı ülkelerinden birisidir.

2000-2100 euro avrupanin en uygun sehirlerinden biri olan berlinde bile cok limitte bir rakam ki luksemburg icin cidden dusuk. Almanyada oturup luksemburga gidip gelmek icin bile dusuk.

Cevaplar için çok teşekkürler, numbeo ve diğer başka sitelerden bakmıştım haftasonu, açıkçası en düşük 3000 net bekliyordum ki 2000 hele hele lojistik koordinatörü için oldukça düşük. Bekar olsam belki bir derece ama zaten en azından 1500 Euro kiraya ve faturalara gidecek. firma uluslararası bir firma, şehir de oldukça pahalı, neden bu kadar düşük bir ücret veriyorlar anlamak güç.

nasıl oluyor bu işler biz arkadaşlarla çok özeniyoruz.

luksemburg avrupada maaşların en yüksek olduğu yer, en az 2 katı olmalı o da idare etmesi için.

bende de var yıllardır. Yaptığım hiçbir şeyden zevk almıyorum. Depresyon sanırım.

Yaşın ilerledikçe, normal aktiviteleri yaparken daha az serotonin salgılıyorsun bence bundan. bir de benzer şeyleri defalarca yaptıktan sonra ilk deneyime yakın mutluluk vermiyor, azalarak gidiyor yıllarca.

Yalnız kalınca veya o onlarda saniyelikde olsa, keşke şöyle olsaydı böyle olsaydı dediğin şeyleri bir düşün. Değiştirmek isteyip, değiştiremediklerini veya kabullenmen gerekenleri.

Bir de şu var gelecekle ilgili çok fazla plan yapıp bunları gerçekleştirirken, bunların hayal ettiğin gibi gerçekleşmemesi. Hayalinde seni mutlu eden o ufak detaylar, gerçeğe dönüşmeyince geri kalan seni tatmin etmiyor olabilir.

başkalarına yardım edecek gönüllü çalışmalara katılabilirsin.

bu duygun çok uzun sürüyorsa bir psikologdan yardım alabilirsin, işe yarıyor.

benim ailemde kimse yok oynayan. ben de hiç oynamadım.
arkadaşlar oynuyordu artık onlarla da eskisi kadar görüşmüyorum.

yeri gelmişken ekliyim: bugün süper loto'dan tam 14 lira 60 kuruş kazandım.

aklıma da gelmişken yine ekliyim: iddaa da at yarışı gibi bir şey. @lazpalle'nin de dediği gibi kazanmak zor. hele hele ülkemizde döndüğü görülen ve "görülmeyen" şikeyi göz önüne alırsak kazanmak çok çok zor. eskiden adamlar atın dedesinin kaç yarış kazandığına kadar bilirdi ama yine de kazanamazdı. iddaa da böyle bir şey.

Kaybetmek için oynamıştım, paramı 7 ye katladım sonra yarısını kaybettim, kalanı yedim. Geçenlerde aklıma geldi böyle böyle kazanmıştım tekrar oynasam mı acaba diye. İki üç denedim olmadı bıraktım. Elime haydan para geçmedikçe oynamam.

ayda, yılda 1 oynarım. çok fazla bir beklentim yok. para kazanma amacı varsa üstüne çok düşülmesi gerektiğini düşünüyorum.

bahis siteleri tüm analiz ve hesapları minimum riske göre yapar. kısacası düzenli oynayan hiçbir adamın kazançlı çıkma ihtimali yok. illegal sitelerde ufak da olsa kara geçme ihtimali var ama iddaa'da kesinlikle yok. diğer yandan bir iki kere oynarsın şansın yaver gider parayı kaldırıp masadan kaçarsan kazandım diyebilirsin.

Hiç oynamıyorum, mutluyum.

Bagimlisiyim. Her gun oynuyorum. Para kazanmak degil kaybetmemek hedefim. Hobi mesgale beklenti heyecan hepsi bunda.

@brad pitt gibi biraz.
son 1 aydir soyle bi dongudeyim mesela: 5 lirayi 50, 50'yi 250, 250'yi 1500 yapiyorum 1-2 saatte canlidan. sonra 500'er liradan 3 bahis yaparak ilerliyorum. sifira yaklasiyorum, derken 5 liradan tekrar 50.

yapmayın abi oynamayın, gerçekten çok farklı bi kafası var bahis işinin.

vakti zamanında işsiz kaldım kredi kartımı kredilerimi bahis sayesinde ödedim 2-3 ay süresince.

ama bugüne bakarsan 2 ay önce patladım. kredi kartı patladı, kredi çektim onu bile oraya gömdüm.

iddaa oynamayın.

lisede cok oynardım, harçlığımı iddaaya bıraktım cok oldu. Bir keresinde nasıl olduysa şansım yaver gittim tutturmuştum. Miktarları iyi hatırlayamadığım için yatırdığım paraya x diyeyim. Y kadar iddaadan kazandım. Aynı hafta halı saha maçı yaptık. Sağ ayak baş parmağımdan sakatlandım. Çok acı cektım, sağ ayak baş parmağımın tırnağı koptu kopacak. Çorap, ayakkabı giyemiyorum, polikliğine tırnagımı aldırmaya gittim. Neyse ayağım uyuşturulup tırnak alındı. Şu an bile içim bir tuhaf oluyor bunu anlatırken. Neyse odeme için ücreti sordum Y lira dedi görevli. Hafta basında iddaadan kazandığım para. O gun bugundur bir daha bahis oynamadım ve oynamayacağım. O sıralar televizyonlarda sırlar dünyası modaydı. O kadar dalga geçip, geyiğini yaparken kendimi böyle bir olay içinde bulmam da ayrı bir konu.

Bu sene oynamaya basladim. Uzerine kafa yorarsan voleyi vurabilirsin.

belli ligler belli takimlar var onlara oynarim sadece. 20 dolar basliyorum 800 hedef. 820 oldu kasa diyelim 800 cekiyorum. ac gozlu olursan kaybedersin. zamana yayarak oynuyorum ben, 3 ay hedef 800 mesela.

aksam fener - real, cska - oly maci var. 2.5 oran. fener ve cska 150 dolar attim bakalim.

Hic bahis loto vs. oynamam.

Toplamda en az 40k kazandım bahisten ve en son 3 tane limitli bahis hesabım vardı. Uzun vadede para kaybetmeyi becerebilenleri anlamıyorum. Daha fazla hesap olsa daha da çok kazanabilirdim ama sınırlı işte.Pinnacle sports, matchbook gibi yerlerden de kazanabiliyorum ama gelir çok daha düşük diğer limitleyen sitelere göre, bu sebeple daha büyük sermaye gerekiyor. Hala yedekte duran ama zaman ayırmadığım amatör gelir yöntemim.

Ulkede olanlar distopik bir roman gibi

2010'larda olacaklari Terminator gibi 90'larda izlesem bu kadarina inanmazdim.

Ansiklopedi neden yasaklanir!

Simdi comarlar gelip aciklasin bakalim buna yorumlari ne olacak! Gerci cocuk tecavuzlerine bile aciklamalari var. Elbette bir comarlik yaparlar yine.

Altında yatanın insanların bilgiye ulaşımını engellemek olduğu o kadar açık ki.

Eğitim sistemi de aynı şekilde ama yetişkinler memnun olup daha kötüsünü istemeye devam ettiği sürece, bu tip şeyler hep normalleşecek, on milyonlar bayılıyorlar nedense :) Kimsenin gelişmeyi ve adaleti umursadığı da yok.

Yeri gelmişken ben de aklımdakini sorayım izninle.
3 hafta sonra mezun oluyorum, yeşil pasaportum 2018de bitiyor. Yurtdışına çıkarsam mezun olduğum ve pasaportumun geçersiz olduğu anlaşılır mı? Beni geri mi postalarlar?

@diffarentiationation, mezun olman yeşil pasaport haklarını etkilemez ki. Sen öğrenci de olsan, çalışsan da 25 yaşını doldurana kadar her türlü hakkından yararlanabilirsin. Diye biliyorum.

son 6 ay çıkıp 3 ay kalabilirsin vizesiz girilebilen ülkelerde, ama pasaportun son 90 günü mutlaka türkiyede olman lazım. Ben kullandım geçen yıl o şekilde.

Öğrencilik bittikten sonra hakkınızı kaybediyorsunuz, aileden gelen pasaport hakkı öğrenci olana veriliyor.

@christopher nolan, tam anlamadım son 6 ay mutlaka Türkiye'de olman gerek demişsin, hem de çıkıp 3 ay kalabilirsin yazmışsın. Öyleyse son 90 gün mü Türkiye'de olmak gerekiyor?

Bir de bu arkadaşın mezun olduğu kim nasıl bilecek ki? Giderken kimse hiçbir şeye bakmıyor, 2018'e kadar da geçerli yazıyorsa üzerinde anlaşılmaz bence.

son 90 olacak, yanlış yazmışım :)

Görünür mü bilmem ama dava falan açılabiliyor, yakalanırsan.

yeşil pasaportunuzu elinizde tutamnız için 3 koşul var
1) 25 yaşını doldurmamış olmak
2) öğrenci olmak
3) sigortalı çalışmıyor olmak

bunlardan bir tanesi tutmuyorsa olmuyor. misal staj yapıyorsanız staj bitene kadar yurtdışına çıkamıyorsunuz. öğrenci değilseniz ve üniversite ile ilişiğiniz kesildi ise çıkamıyorsunuz.

ben ispanyaya gitmeden önce pasaportumun bitmesine 6 ay vardı kabul etmediler. bir tanıdığımızı fransa pasaportun bitmesine 5 ay kaldı diye havaalanında girişini kabul etmeyip geri yollamış. bu durumlarda birşey olmaz dememek gerekiyor.

Gücünü kötüye kullanmak istedikten sonra Türkiye'de savcı veya hakim olmasına gerek yok. Polis memuru ile takışsan bile uğraştırırlar. Karşıdakinin ahlakına bağlı ama büyük oranda sıkıntılı bir durum haklısın yani.

Savcıyı,Hakimi bırak internette avukatlık ünvanıyla insanlar seni korkutmaya çalışıyor. Ne yaptığından eminsen pabuç bırakmayın bu tiplere.Hakettikleri cevabı usturupluca verin.

Direkt gorevini kotuye kullanmak diye dusunmemek gerek. Bir kere o hakim savci ya da avukata ne yaptin da sana bir sey yapmasindan korkuyorsun diye dusunmek lazim. Masumsan gorevini kotuye kullanarak pek bir sey yapamaz sana. O kadar da degil. Hukukcuyla bozuşursam bittim mi derken şu olabilir, hukukçu olmayan biri dava acmaya seninle ugrasmaya üşenebilir, korkabilir, yol yordam bilmiyor olabilir. Ama hukukcu biri genellikle üşenmez, işin peşine duser ve yapilmasi gerekeni yapar. Daha korkusuz olur yani dava acma konusunda vesaire.

hukuka aykırı davranırsan ve avukat/hakim/savcı bunun peşine düşerse bu görevi kötüye kullanmak olmaz.

@cabiday sen de avukatsın benim kastettiğim şey; hukukçu olmayan biri aynı durum karşısında dava acmaya benimle ugrasmaya üşenebilir, korkabilir, yol yordam bilmiyor olabilir. Ama hukukcu biri genellikle üşenmez, işin peşine duser bu durumda adalet nerede bence yok o zaman herkes hukukçu olsun ülkede. madem hukukçu olmayanların hakkının yenmesi çok olası böyle bişey olabilir mi. devlet bu pozitif ayrımcılığa neden sessiz. hukukçu olmayanlar allaha emanet yaşıyor demek ki.

Öyle bir şey olursa, parası neyse ödersen peşini bırakır ama biraz maliyetlidir, ortak özellikleri genel olarak.

böyle bozuşmalarda haklıysam hemen hukuki yollara başvururum. zaten her gün adliyeye gidiyorum bi 10 dk'da atıyorum dün bana twitter'dan küfreden kişiyi süründürmek için uğraşırım nolcak. :)

@kaderimse işte adaletsizlik burada işssiz bir avukata denk gelsen bittin oysa interette herkesin anasına bacısına küfrediliyor. sadece internet de değil yani avukatlardan gelen şahsi şikayetlere daha iyi bakmalı devlet görevinin verdiği avatajla mı yapıyor bunu diye ama bakmıyodur kesin

alakayı anlamadım ama hukukçu olmayıp bizzat kendi işleri için uğraşan çok insan var ülkede. herhangi bir ayrımcılık da görmüyorum. yine bunu işsiz avukat /hakim işi de görmüyorum. tamamen farklı bakış açılarımız var.

"Herkesin anasina bacısına kufrediliyor ama avukata savciya denk gelirsen sikayet ediliyorsun. Bu adaletsizliktir." Yanlış anladigimi umuyorum. Aslinda herkes sikayet etmeli ama ugrasmiyorlar. Vatandasin hakkini aramasini engelleyen nedir pardon da ? Üsenmeyip bir zahmet gideceksin adliyeye. Hukukçu da ayni prosedure tabi, vatandas da. Adaletsizlik nerede anlamadim. birileri ya bu avukatmiş hakimmis diyerek küfretmekten sataşmaktan çekiniyorsa bu korku faktorune yine adaletsizlik diyemezsin. Tabi bunlar hukuka aykiri islemler icin. Yoksa sen suçsuzken sirf hukukcu diye kimse senin canini yakamaz.

Sonuc olarak birileri hukukcu oldugu icin yol yordam biliyor ve sonuç alacagindan emin oldugu icin hukuki islem baslatmaktan çekinmiyor, birileri de amaan nasil olsa sonuc alamam kim simdi adliyeye gidecek diyor diye esitsizlik var diyemezsin.

@aqua niye diyemiyim devlet iki vatandaşa da eşit bilgilenme hakkı vermemiş madem öyle bu eğitim zorunlu tutulur her vatandaşa. adam hukukçu diye kendine laf ettirmezken diğeri hukukçu değilim diye küfürleri yutuyorsa burada bi adaletsizlik vardır. ya hakaret ve sövme suç olmaktan çıkmalı veya kamu davası olmalı adil olması için.

hepsini yerim muhtemelen şu anda hepsini yiyorum. yine yetmiyor yea derim insanoğlu bu huyu değişmez.

nereden nasıl geldiğine bağlı
kira geliri yada faiz geliri ise yerim
değilse maaşım ise yatırım için bir kısmını biriktiririm.
birikim kısmı sanırım 30-40 arası olurdu.

Gezmeye ayırırdım. Uçak bileti, otel parası derken hemen biter zaten. Amacım fotoğraf çekmek olurdu. Gezgin olurdum, fotoğraf çekerdim, anılarımı yazardım, hatta dergi bile çıkarabilirdim. Her hafta konsere katılmaya çalışırdım. Çok az bir kısmını biriktirirdim.

araba, sosyal aktivite, yurt dışı gezmeleri.

not: hayat çok mu güzel lan?

35-40 birikim ve yatirim
10 lirayla her ay bir ulkeye giderdim

yakın bir tanıdığım var aylık 35K alıyor yaşı 50 civarı. öyle ultra lüks yaşayamıyor o para ile. çocukların özel okulu evlerin masrafları vs. iki ayda bir ydışı tatili yapar 2-3 günlük o kadar.

Sevdiklerimi, yakınlarımı sürekli ama sürekli tatile götürürüm.
Nereye isterlerse.
Hatta sürprizler yaparım. Tatil alışverişi dahil her şeylerini ben karşılamak isterim.
(Tabi yatırımlarımı başta yaparım ki, para kesilirse ortada kalmayalım)

emlak alımı ve nakit ile vatandaşlık alabileceğim bir avrupa ülkesi için paramı harcamak amacıyla biriktirirdim. onun dışında, ondan önce veya sonra; şu anki hayatıma devam. tek fark ispanya veya malta'da olmak.

Dostum bu parayı yiyecek zaman önemli. Yani haftada bir gün tatilin olup sabahtan aksama kadar çalışıyorsam eger bu parayı ben zaten yiyemem ki kendi kendine birikir gider. Sonra işten ayrılırım sonra paranın ...... diyorum bence bu daha mantıklı.